4494 Âişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) benim odamda, benim nevbetimde ve ciğerimle gerdanım arasında vefat etti. Bizlerden herbir kadın O’nu hastalandığı zaman bir duâ ile Allah’a sığındırırdı. Ben de O’nu bir duâ ile sağındırmaya giriştim. Bu sırada başını yukarı kaldırdı da iki defa:
— “er-Refîku’l-a’lâ içinde kıl, er-Refîku’l-a’lâ içinde kıl!” duasını söyledi.
Bu sırada Abdurrahmân ibn Ebî Bekr, elinde yaprakları soyulmuş yaş bir deynekle bize uğradı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona doğru baktı. Ben bu bakışından, Peygamber’in o deyneğe ihtiyâcı var diye düşündüm de, deyneği Abdurrahmân’dan aldım, ucunu ağzımda yumuşattım ve bir kısmını kestikten sonra bunu Peygamber’e verdim. Peygamber de bununla misvâklanmakta olduğu en güzel şekilde dişlerini misvâkladı. Bundan sonra o deyneği bana uzatıp verdi. Bu esnada eli düştü yahut deynek elinden düştü. İşte bu suretle Allah, benim tükrüğüm ile O’nun tükrüğünü bu misvak deyneği vâsıtasıyle birleştirdi ki, bu da Peygamber’in dünyâdan olan günlerinin en sonuncusu içinde ve âhiretten olan günlerinin de ilk gününde oldu.