4402 Cerîr ibn Abdillah (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben denizde idim. Yemen ahâlîsinden iki kişiye kavuştum, bunlar Zû Kela’ ve Zû Amr adındaki kimselerdi. Ben bunlara yolculuk esnasında Rasûhıllah’tan haber vermeye başladım. Bu esnada Zû Amr ben Cerîr’e:
— Eğer sen sahibin Rasûlüllah’ın işinden zikretmekte isen, yemîn olsun ki, O, üç günden beri eceli üzerine geçmiş (yani ölmüş) bulunmaktadır, dedi.
Bunlar benimle beraber (Medine’ye) yöneldiler. Nihayet yolun bir merhalesinde bulunduğumuz sırada bize Medîne tarafından gelmekte olan bir süvârî kaafilesi göründü. Onlara sorduk. Onlar da:
— Rasûlüllah (ebediyyet âlemine) alındı, Ebû Bekr halîfe seçildi, insanlar iyilerdir, dediler.
Bu haber üzerine Zû Kela’ ile Zû Amr bana:
— Sen sahibin Ebû Bekr’e bizim buraya kadar gelmiş olduğumuzu, Allah dilerse ileride belki yine dönüp ziyaret edeceğimizi haber ver, dediler ve Yemen’e dönüp gittiler.
Ben de Medine’ye geldiğimde Ebû Bekr’e onların sözlerini haber verdim. Ebû Bekr:
— Keşki onları getireydin, dedi.
Râvî Cerîr şöyle devam etmiştir: Bir zaman sonra (Omer’in halifeliği zamanında) Zû Amr bana şunları söyledi:
— Yâ Cerîr! Bana göre senin yüksek bir şerefin ve asaletin vardır. Ben sana şu haberi (yani şu hakikati) haber verip bildirmek istiyorum: Siz Arab topluluğu, bir emîr öldüğünde başka bir emîri seçmek hususunda müşavere eder olduğunuz müddetçe, sizler ebedî hayır ve saadet içinde bulunursunuz. Emirlik kılıç kuvvetiyle (kahr ve galebe ile) elde edilir olduğu zaman ise, artık o gâlibler (mü’minlerin emîri değil) birtakım saltanat melikleri olurlar da meliklerin öfkelenip istibdâd edişleri gibi öfkelenirler ve yine meliklerin hoşnûd oluşları gibi hoşnûd olurlar, dedi