4383 (Burada iki senedle gelen hadîste) Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Hâlid ibnu’l-Velîd’i (üçyüzelli kisilik bir kuvvetle) Cezîme oğulları’na gönderdi, Hâlid onları İslâm’a da’vet etti. Fakat onlar “biz İslâm’a girdik” demesini beceremediler de bunun yerine “Saba’nâ, saba’nâ” (yani: Şirkten çıktık, şirkten çıktık) demeğe başlamışlardı. Bunun üzerine Hâlid, bunlardan bir kısmını öldürmeye, bir kısmını da esîr almaya başladı. Bizden seriyyede bulunan herbir askere kendi esirini verdi. Nihayet bir gün geldi ki, Hâlid, herkesin kendi esirini öldürmesini emretti. Ben:
— Vallahi esirimi öldürmem, (Muhacir ve Ensâr) arkadaşlarımdan hiçbirisi de esîrini öldürmeyecektir, dedim.
(Suleym oğulları ise esirlerini öldürmüşlerdi.) Sefer sonunda Peygamber’in huzuruna geldiğimizde bu olanı kendisine zikrettik. Bunu duyunca Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini kaldırdı da iki kerre:
— “Yâ Allah! Ben, Hâlid”in yaptığı bu işten Sana sığınırım!” diye duâ etti.