4366- Ve İmâm el-Leys ibn Sa’d şöyle demiştir: Bana Yahya ibnu Saîd, Kesîr ibn Eflâh’ın oğlu Omer’den; o da Ebû Katâde’nin âzâdlısı olan Ebû Muhammed’den tahdîs etti ki, Ebû Katâde şöyle demiştir: Huneyn günü olduğu zaman müslümânlardan bir adama baktım ki, o müşriklerden bir adamla mukaatele ediyor. Müşriklerden olan bir diğeri ise müslümânı öldürmek için arka tarafından onu aldatmağa uğraşıyordu. Ben hemen onu aldatmağa çalışan kişiye doğru koştum. O beni vurmak için elini kaldırdı. Ben onun elini vurup kestim. Sonra o kişi beni tutup sıkı bir sarmalayışla beni kucakladı; beni o derecede sıktı ki, ölmekten korktum. Sonra beni bıraktı ve çözüldü. Ben de onu iteledim. Sonra onu öldürdüm. Müslümanlar bozuldular, ben de onlarla beraber bozguna uğradım. Bu sırada (bozulmayan insanların içinde) Omer ibnu’l-Hattâb’la karşılaştım. Ona:
— İnsanlara ne oluyor? dedim. Omer:
— Allah’ın emri (yâni hükmü ve takdiri), dedi.
Sonra bozulan insanlar Rasûlüllah’a döndüler. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Her kim öldürdüğü bir maktul üzerine beyyine dikerse, öldürdüğü kişinin eşyası onundur” buyurdu.
Ben hemen öldürdüğüm maktulün üzerine bir şâhid aramak için kalktım, fakat benim için şehâdet edecek bir kimse göremedim. Sonra aklıma geldi de, o adamın işini Rasûlüllah’a zikrettim. Meclisinde oturanlardan biri:
— Bunun öldürdüğünü zikretmekte bulunduğu o maktulün silâhı benim yanımdadır. Onun yerine başka şeylerle Ebû Katâde’yi razı kıl, dedi.
Ebû Bekr:
— Hayır olamaz. Peygamber o silâhı Kureyş’ten gevşek ve âciz bir kula vermez ve Allah ve Rasûlü yolunda harbeden Allah arslanlarından bir arslanı terkedemez, dedi.
Râvî dedi ki: Akabinde Rasûlüllah kalktı ve o silâhı bana verdi. Ben de onun bedeliyle bir bustân satın aldım. İşte bu, İslâm içinde aslına mâlik olduğum ilk maldır.