4365 Bize İmâm Mâlik, Yahya ibn Saîd’den; o da Kesîr ibn Eflâh’ın oğlu Omer’den; o da Ebû Katâde’nin âzâdlısı Ebû Muhammed’den haber verdi ki, Ebû Katâde (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
Biz Huneyn senesi Peygamber’in maiyyetinde sefere çıktık. Düşmanla karşılaşınca müslümânlar için bir ilerleme ve gerileme olmuştu. Bu sırada ben müşriklerden birini müslümânlardan bir kimse üzerine çıkmış hâlde gördüm. Hemen arka tarafından yaklaştım ve onu boynu ile kürek kemiğinin bağı üzerinden kılıçla vurdum. Ve onun giydiği zırhı kestim. Hemen benden tarafa dönüp beni öyle bir kucakladı ki, bu sıkı kucaklayıştan ölüm kokusunu hissettim. Sonra ona ölüm yetişti de beni salıverdi. Akabinde ben Omer’e rastgeldim de:
— Bu insanlara ne oldu? dedim. Omer:
— Azîz ve Celîl olan Allah’ın işidir (yani onlara isabet eden bu bozgunluk, Allah’ın hükmü ve kazasıdır), dedi.
Sonra müslümânlar (bozgunluğun ardından) dönüp geldiler. Peygamber de oturup:
— “Her kim bir düşmanı öldürür ve öldürdüğüne dâir bir beyyinesi de olursa, öldürdüğü kimsenin elbise, silâh ve diğer eşyaları onundur” buyurdu.
Ben (hemen kalkıp):
— Benim için kim şâhid olur? dedim.
Sonra oturdum. Sonra Peygamber tekrar bunun benzerini söyledi. Ben yine kalkıp:
— Benim için kim şehâdet eder? diye sordum ve sonra oturdum.
Sonra Peygamber o sözün benzerini yine söyledi. Ben yine ayağa kalktım. Peygamber:
— “Neyin var yâ Ebâ Katâde?” buyurdu.
Ben de kendisine olanı haber verdim. Bu sırada bir kimse:
— Ebû Katâde doğru söyledi. O maktulün eşyası benim yanımdadır. Artık hakkı olan bu şeyler yerine ona başka şeyler vererek benden râzı kıl, dedi.
Ebû Bekr:
— Allah’a yemîn olsun ki, bu olamaz! Peygamber, Allah ve Rasûlü yolunda mukaatele eden Allah arslanlarından bir arslanm hakkını ibtâle yanaşmaz ve onun selebini sana veremez, dedi.
Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Ebû Bekr doğru söyledi. Yanındaki o maktule âid şeyleri Ebû Katâde’ye ver!” buyurdu.
Akabinde o kimse maktulün eşyasını bana verdi. Ben de o eşyayı sattım da onun bedeliyle Benû Selime yurdunda bir bustân satın aldım, işte bu bustân, İslâm’da aslına mâlik olduğum ilk maldır.