4340…….. Ebû Şurayh el-Adevî (el-Huzâî -radıyallahü anh-), Amr ibn Saîd ibnu’l-Âs’a, Mekke’ye Abdullah ibnu’z-Zubeyr’e karşı ordular sevkettiği sırada şöyle demiştir: Ey Emîr! Mekke fethinin ertesi günü Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın ayağa kalkıp îrâd eylediği bir sözü (yani hutbeyi) sana haber vermekliğime izin ver. O hutbeyi şu iki kulağım işitti, kalbim belledi, (söyleyeni de) gözlerim (o anda) gördü. Rasûlüllah, Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurdu:
“Mekke’yi (tâ evvelden beri) haram eden Yüce Allah’tır; onu haram eden insanlar değildir. Bundan dolayı Allah ‘a ve âhiret gününe îmân eden kimse için Mekke’de ne kan dökmek, ne de bir ağaca balta vurmak halâl olmaz. Şayet Rasûlüllah burada harb etti diye ruhsat tarafına kaçan biri bulunursa, ona: Allah (yalnız) Rasûlü’ne izin vermiştir, size izin vermemiştir! Deyiniz. Bana da yalnız bir günün bir saati içinde izin verdi. Ondan sonra bu günkü harâmlığı dünkü harâmlığı derecesine döndü. Bu dediklerimi burada hazır olanlar, gâib olanlara, yani burada mevcûd olmayanlara (ve müstakbel nesillere) teblîğ etsin”.
Ebû Şurayh’a:
— Amr ne dedi? diye soruldu.
Ebû Şurayh dedi ki: Amr da cevaben:
— Yâ Ebâ Şurayh! Ben senden daha âlimim. Mekke hiçbir âsîyi, zimmetinde kan olan bir kaçağı, kaçan hiçbir hırsızı sığındırıp kurtarmaz, dedi.