4188- Ebân da şöyle dedi: Bize Yahya ibnu Ebî Kesîr, Ebû Seleme’den tahdîs etti ki, Câbir (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Biz, Peygamber’in beraberinde Zâtu’r-Rıkâ’ seferinde bulunduk. Gölgeli bir ağaç altına geldiğimiz zaman bizler o gölgeli ağacı Peygamber’e bıraktık (kendisi onun altına indi). Peygamber’in kılıcı ağaçta asılı iken, müşriklerden bir adam gelmiş, o kılıcı sıyırmış ve Peygamber’e:
— Sen şimdi benden korkar mısın? diye sormuş. Peygamber de ona:
— “Hayır, korkmam” diye cevâb vermiş. Bedevî:
— Benim hücumumdan seni şimdi kim koruyabilir? Demiş. Peygamber:
— “Allah korur” demiş.
Peygamber’in sahâbîleri o bedeviyi tehdîd edip korkuttular. Bu sırada namaza ikaamet nidası edildi. Peygamber (sahâbîleri ikiye böldü de) bir bölüğüne iki rek’at namaz kıldırdı, sonra da hem kendisi, hem de sahâbîler selâm verip namazdan çıktılar. Sonra bunlar düşmanın cihetine doğru geri çekildiler. Peygamber (nafile kılıcı olarak) düşman karşısında bulunan diğer bölüğe de iki rek’at kıldırdı (sonra hem kendisi, hem de bunlar selâm verip namazdan çıktılar). Böylece Peygamber’in (farz ve nafile olarak) dört rek’at namazı oldu. Cemâatin ise iki rek’at farz namazı oldu.
Ve Müsedded, Ebû Avâne’den; o da Ebû Bişr Ca’fer ibn Ebî Vahşiyye’den olmak üzere, o Peygamber’e kılıç çeken adamın adının Gavres ibnu’l-Hâris olduğunu, Peygamber’in bu gazvede Muhâribu Hasafe kabilesiyle harb ettiğini söyledi.