4187 Câbir ibnu Abdillah (radıyallahü anh) ed-Duelî’ye şöyle haber vermiştir: Câbir (Zâtu’r-Rıkâ’ seferinde) Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın beraberinde Necd tarafına gazaya gitti. Rasûlüllah bu gazadan döndüğü zaman Câbir de O’nunla beraber döndü. Dönüşte büyük ağacı çok olan bir vâdî içinde kaafileye gün ortası sıcağı erişti de, Rasûlüllah istirahat için bineğinden indi. Sefer halkı da ağaçlar altında gölgelenmek üzere ağaçlık içine dağıldılar. Rasûlüllah da bir sakız ağacı altına indi de kılıcını o ağaca astı.
Câbir dedi ki: Biz biraz uyumuştuk. Sonra bir de gördük ki, Rasûlüllah bizi çağırıyor. Hemen yanına gittik ve gördük ki, yanında (müşriklerden) bedevî bir Arab oturuyor. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— “Şu bedevî Arab, ben uyurken kılıcımı alıp kınından çekmiş. Bu sırada ben uyandım. Kılıç kınından sıyrılmış olarak bunun elinde idi. Bu hâlde bedevî bana:
— Şu anda seni benden kim koruyabilir? Dedi. Ben de:
— Allah korur, dedim.
İşte bu vak’anın kahramanı şu oturan bedevidir” buyurdu.
Sonra Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o bedeviyi cezalandırmadı.