“Hakikat iki ordu karşılaştığı gün içinizden geri dönenler (yok mu?) Onları irtikâb ettikleri bâzı şeyler yüzünden ancak şeytân kaydırmak istedi. Andolsun Allah (yine) onları affetti. Çünkü Allah, şübhesiz çok mağfiret edicidir, çok şefkatlidir” (Âlu İmrân: 155).
4115- ….Osman ibnu Vehb şöyle demiştir: Bir adam (Hac mevsiminde) Mekke’ye geldi, Beyt’i hacc etti. Bu sırada oturmuş bir topluluk gördü de:
— Bu oturanlar kimlerdir? Diye sordu. Topluluk:
— Bunlar Kureyşliler’dir dedi. O zat:
— Şeyh kimdir? Dedi. Onlar:
— İbnu Omer’dir dediler. Bunun üzerine o zat İbnu Omer’in yanına geldi de:
— Ben sana bir şey soracağım, bana cevap verir misin? Dedi ve ekledi:
Şu Beyt’in haramlığı hakkı için sana soruyorum: Uhud günü Osman ibnu Affan’ın harbden kaçtığını bilir misin? Dedi. İbnu Omer:
— Evet, bilirim, dedi. O zat:
— Bilirsin ki, Usmân, Bedir’den kaybolup, Bedir harbinde hazır bulunmamıştır, dedi. İbnu Omer:
— Evet, bilirim, dedi. Yine o zât:
— Bilirsin ki Usmân, Bey’atu’r-Rıdvân’dan da geriye kalmış ve o bey’atte hazır bulunmamıştı, dedi. İbn Omer:
— Evet, bilirim, dedi.
Râvî dedi ki: Bu cevâblar üzerine o zât kendi fikrine uygun cevâblar aldığını sanıp, bunları beğenerek:
— Allâhu Ekber! Diye tekbîr getirdi. İbn Omer (onun yanlış düşüncelerini değiştirmek üzere) şöyle demiştir:
— Buraya gel de sorduğun şeylerin hakîkatini sana haber vereyim ve açıklayayım: Usmân’ın Uhud günü kaçması keyfiyetine gelince; ben şehâdet ederim ki, Allah (bütün müslümânlarla birlikte) ondan bu kusuru affetmiştir. Bedir’den kaybolmasına gelince; Rasûlüllah’ın kızı Rukayye, Usmân’ın nikâhı altında idi ve hasta bulunuyordu. Peygamber, Usmân’a hitaben: “Senin için Bedir’de bulunan bir gâzî sevabı ve bir gâzî ganimet payı vardır ” buyurup ona izin vermişti.
Rıdvan Bey’ati’ndan uzak kalması da (Mekke’ye vazîfe ile gönderilmiş olmasındandır). Şu muhakkak ki eğer Mekke vadisinde Usmân ibn Affân’dan daha azîz (yani şerefli ve nüfuz sahibi) bir kimse bulunsaydı, elbette Rasûlüllah, Usmân’ın yerine onu gönderirdi. Rasûlüllah, Usmân’ı Mekke’ye gönderdi ve Usmân Mekke’ye gittikten sonra Rıdvan Bey’atı yapıldı. Usmân’ın bu şerefli bey’attan mahrum olmaması için Peygamber sağ elini işaret ederek: “İşte bu, Usmân’ın elidir” buyurup, onunla sol eli üzerine vurdu da: “İşte bu, Usmân’ın bey’atıdır!” buyurdu.
Abdullah ibn Omer o zâta (bu bilgileri verdikten sonra):
— Artık sana verdiğim bu cevâblarla beraber şimdi gidebilirsin, dedi.