3963 Muâviye ibn Kurre şöyle demiştir: Bana Ebû Mûsâ el-Eş’arî’nin oğlu Ebû Burde tahdîs edip şöyle dedi: Abdullah ibn Omer bana:
— Sen babam Omer’in, senin baban Ebû Musa’ya dediği şeyi biliyor musun? dedi.
Ben:
— Hayır, bilmiyorum, dedim.
Abdullah ibn Omer şöyle dedi: Benim babam senin babana:
— Yâ Ebâ Mûsâ, Rasûlüllah’la maiyyetinde İslâm’a girmemiz, O’nun beraberinde hicret etmemiz, O’nun beraberinde cihâd etmemiz ve O’nun beraberinde yaptıklarımızın hepsinin bizim lehimize sabit olması ve Resûlüllah’tan sonra yaptığımız amellerin hepsi de başabaş müsâvî olması, yani lehimize ve aleyhimize birşey sabit olmaması seni sevindirir mi? dedi.
Buna karşı benim babam (doğrusu: Senin baban):
— Hayır, (bu beni sevindirmez). Vallahi biz Rasûlüllah’tan sonra da cihâd etmiş, namaz kılmış, oruç tutmuş ve daha birçok hayır ameli işlemişizdir. Ve bizim ellerimizle birçok beşer İslâm Dîni’ne girdi. Biz elbette bu amellerimizin sevabını da ümîd ediyoruz, dedi.
Bunun üzerine babam Omer:
— Fakat ben, Omer’in nefsi elinde bulunan Allah’a yemîn ederim ki, Rasûlüllah’ın beraberinde yaptığımız amellerin bizim için sabit olup sevabının bize ulaşmasını, lâkin O’ndan sonra yaptığımız herbir amelden de başabaş müsâvî olarak (yani ne lehimize, ne de aleyhimize birşey sabit olmayarak) kurtulmamızı çok arzu etmişimdir, dedi.
(Ebû Burde dedi ki:) Ben, İbn Omer’e:
— Şübhesiz senin baban Omer, Allah’a yemîn ederim ki, benim babam Ebû Musa’dan hayırlıdır, dedim.