3826 İbrâhîm ibn Abdirrahmân ibn Avf (radıyallahü anh) şöyle demiştir:
Muhacirler Medine’ye geldikleri zaman Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Abdurrahmân ibn Avf ile Sa’d ibnu’r-Rabî’ arasında kardeşlik kurdu. Sa’d ibnu’r-Rabî’, Abdurrahmân’a hitaben:
— Ben mal yönünden Ensâr’ın en zenginiyim. Malımı iki kısma böleyim. Benim iki kadınım var. Bak düşün! Onlardan hangisi senin hoşuna giderse onun ismini bana şöyle de ben onu boşayayım. Boşayacağım o kadının iddeti geçince sen onunla evlenirsin, dedi.
Abdurrahmân ibn Avf da Sa’d’a:
— Allah ehlini ve malını sana mübarek eylesin! Ticâret yapılan çarşınız nerde? Dedi.
Bunun üzerine ona Kaynukaa oğulları çarşısına delâlet ettiler. Artık Abdurrahmân o çarşıdan her dönüşünde beraberinde muhakkak keş ve yağdan bir fazlalıkla döndü. Sonra her sabah ticâret için o çarşıya gitmeye devam etti. Sonra bir gün kendisinde (zifafa girenlere mahsûs) zağferân eseri olduğu hâlde, Peygamber ziyarete geldi. Peygamber:
— “Hâlin sânın nedir?” diye sordu. Abdurrahmân:
— Evlendim, dedi. Peygamber:
— “Kadına ne kadar mehr verdin?” dedi. Abdurrahmân:
— Altından bir çekirdek yahut bir çekirdek (beş dirhem) ağırlığında altın verdim, dedi.
Râvî İbrâhîm ibn Sa’d şekkli söylemiştir