3655 Habbâb ibnu’l-Erett (radıyallahü anh) şöyle demiştir: (İslâm’ın ilk günlerinde) Rasûlüllah, Ka’be’nin gölgesinde kaftanını yastık yaparak dayandığı bir sırada kendisine (Kureyş müşriklerinin işkencelerinden) şikâyet ettik:
— (Yâ Rasûlallah!) Bizim için Allah’tan zafer dileyemez misin? (Bunların zulmünden) kurtulmamız için Allah’a duâ edemez misin? dedik.
Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
— “Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi bu çukura (başı meydanda kalarak) gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başı üstüne konulur, ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mü’mini dîninden döndüremezdi. (Bir başkasının da) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranırdı da bu işkence o mü’mini dîninden çeviremezdi. Allah’a yemîn ederim ki, şu İslâm Dîni’ni muhakkak surette kemâle erdirecektir. Öyle bir derecede ki, bir süvârî (yalnız başına) San’â’dan Hadramevt’e kadar (selâmetle) gidecek, Allah ‘tan başka hiçbirşeyden korkmayacak yahut koyun sahibi yolcu, koyunu üzerine kurt saldırmasından korkacaktır. Fakat sizler acele ediyorsunuz!” .