3622 Ebû Bekr’in oğlu Abdurrahmân (radıyallahü anh) şöyle tahdîs etmiştir: Ashâbu’s-Suffe fakîr insanlardı. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kerresinde:
— “Yanında iki kişilik yiyeceği olan (onlardan) bir üçüncüsünü; dört kişilik yiyeceği olan bir beşincisini yahut da altıncısını (alıp) birlikte götürsün” buyurdu. Yâhud bu lâfızlara benzer lâfızla söyledi. Ebû Bekr (bunlardan) üçünü eve getirdi. Peygamber on kişiyi birlikte (alıp evine) götürdü. Ebû Bekr de üç kişiyi götürdü.
Abdurrahmân dedi ki: Bizim ev halkı ben, babam, annem, bir de bizim ev ile Ebû Bekr’in evinde ortaklaşa hizmet eden hizmetçiden ibaretti…
(Râvî Ebû Usmân en-Nehdî:) ‘Artık bir de benim zevcem” dedi mi, demedi mi bilemiyorum, demiştir.
(Yine Abdurrahmân dedi ki:) Ebû Bekr, Peygamber’in evinde (konuklarından ayrı olarak) akşam yemeğini yedi. Arkasından yatsı namazını kılıncaya kadar orada kaldı. Sonra (konuklarıyle birlikte kendi evine) döndü (ve konuklarını ağırlamasını ailesine emredip) Rasûlüllah akşam yemeğini yiyinceye kadar -yahut Rasûlüllah’ın uykusu gelinceye kadar- yanında kaldı. (Sonra kendi evine döndü.) Geldiğinde gece Allah’ın dilediği kadar haylî ilerlemişti. Hanımı ona:
— Seni konukların yanında bulunmaktan alıkoyan nedir? diye sordu.
O da:
— Onlara yemek yedirdin mi? dedi. Oda:
— Sen gelmedikçe yemek yemiyeceklerini söylediler; hizmetçiler onlara yemek çıkardılar, fakat onlar hizmetçilere gâlib olup yemeği kabul etmediler.
(Abdurrahmân dedi ki:) Ben savuşup saklandım. Ebû Bekr:
— Ey değersiz adam! dedi, beddua etti ve sövdü. Sonra kızgınca:
— Yiyiniz! diye emretti de: Ben bu yemekten ebeden verniyeceğim, dedi.
Abdurrahmân dedi ki: Allah’a yemîn ederim, biz (yerken) hiçbir lokmaya el uzatmazdık ki altından yemek daha ziyâde çoğalmış olmasın. Nihayet doydular. Yemek de yenmezden evvelki mikdârından daha çok olarak duruyordu. Ebû Bekr yemeğe baktı. Bir de gördü ki, olduğu gibi duruyor. Belki de artmış! Hanımına:
— Ey Firâs oğulları’nın kızkardeşi! Bu nedir? dedi. O da:
— Ey gözümün nuru, şimdi o muhakkak evvelkinden üç kat daha ziyâdedir, dedi.
Bunun üzerine Ebû Bekr o yemekten yedi. Ve ettiği yemîni kasdederek:
— O olan şey ancak şeytândan idi, dedi.
O yemekten bir lokma yedikten sonra Peygamber’e gönderdi. Yemek Peygamber’in yanında sabaha kadar durdu.
Bizimle bir kavim arasında bir barış ahdi vardı. Müddet son bulmuştu. (Bunun üzerine Medine’ye gelmişlerdi.) İçlerinden arîf (yani kavminin söz sahibi) olarak oniki kişi ayırdık. Herbiri ile beraber kaç kişi olduğunu ancak Allah bilir. Şu var ki, Rasûlüllah o ariflerle, arkadaşlarının nasîbleri olan yemeği bu çanaktan yolladı.
Abdurrahmân dedi kî: İşte onların hepsi o yemekten yediler (de öyle ağırlandılar). Ebû Usmân: Yahûd Abdurrahmân’ın söylediği gibi, demiştir.