“Vaktaki elçiler Lût ailesine geldi. Lût dedi ki: ‘Herhalde siz tanınmamış bir zümresiniz. Onlar da: ‘Hayır’ dediler, ‘Biz sana onların, hakkında şekk etmekte oldukları şeyi getirdik. Sana hakk ile geldik. Biz şübhesiz doğru söyleyenleriz’… ” (el-Hıcr: 61-64)
“Tevellâ bi-ruknihî” (ez-zâriyât: 39) “Beraberindekilerle yüz çevirdi, çünkü onlar onun kuvvetidir. “Lâ terkenû” (Hûd: 113), “Meyl etmeyin” demektir. “Fe-enkerahum” ve “Nekirahum” (Hûd: 70) “Vestenkerahum”: Bunların hepsi bir ma’nâya olup “Onlardan hoşlanmadı” demektir.
Yuhraûne” (Hûd: 78) “Koşuyorlar” demektir. “Dâbira” (el-Hıcr: 66) “Ahira” demektir. “Sayhaten” (Yâsîn: 29) ‘Heleketen” demektir.
“Li’l-mutevessimîn” (el-Hîcr: 75) “Bakanlar” yahut “Düşünenler” demektir. “Le-bi-sebîlin” (el-Hıcr; 76) “Le-bi-tarîkin” demektir.
3411- Bize Mahmûd ibn Geylân tahdîs etti: Bize Ebû Ahmed tahdîs etti: BizeSufyân es-Sevrî, Ebû İshâk’tan; o da el-Esved’den tahdîs etti ki, Abdullah ibn Mes’ûd (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Fehel min muddekir” (el-Kamer’de, altı kerre) şeklinde okudu.