“Yoksa, ölüm Ya’kûb’un önüne geldiği vakit siz de orada hazır mı idiniz? (Hayır) O, oğullarına: Benden sonra neye ibâdet edeceksiniz? dediği zaman onlar: Senin Rabb’ine ve babaların İbrahim’in İsmail’in, İshâk’ın bir tek İlâh olan Allah’ına ibâdet edeceğiz. Biz O’na teslim olmuş müslümânlarız, demişlerdi” (el-Bakara: 133).
3409 Ubeydullah’tan; o da Saîd ibn Ebî Saîd el-Makburî’den işitmiştir ki, Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber’e:
— İnsanların (Allah katında) en çok kerem ve ihsana nail olanı kimdir? diye soruldu.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “İnsanların en kerîmi, en muttaki olanıdır” buyurdu. Soranlar:
— Ey Allah’ın Peygamberi, biz Senden amel cihetiyle en kerîm olanı sormuyoruz, dediler.
Bunun üzerine Peygamber:
— “İnsanların (şerefçe) en kerîmi Allah’ın Peygamberi Yûsuf” tur. Yûsuf, Allah’ın Peygamberi (Ya’kûb’un) oğludur. O da Allah’ın Peygamberi (İshâk’ın) oğludur. O da Allah ‘in Peygamberi İbrahim Halîlullah’ın oğludur” buyurdu.
Suâl soranlar yine:
— Biz Sana bundan sormuyoruz, dediler. Bu defa Peygamber:
— “Siz Arab şeceresinin ma’denlerinden (yani anaç soylarından) soruyorsunuz!” buyurdu.
Onlar:
— Evet, dediler. Peygamber:
— “Sizin Câhiliyet zamanında hayırlı olanlarınız, İslâm’ı anlayıp ilim üzere hareket ederlerse İslâm devrinde de en hayırlı olanlarınızdır” buyurdu.