“Bilin ki ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin mutlaka beşte biri Allah’ın ve Rasûlü’nün… ” (el-Enfâl: 41).
“Rasûlü’nündür” sözüyle bunun taksiminin Rasûl’e âid olduğunu kastediyor. Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Ben ancak bölüştürücü ve hazineciyim; Allah ise vericidir” buyurdu.
3151 Bize Şu’be, Süleyman ibn Mihrân’dan, Mansûr’dan ve Katâde’den tahdîs etti. Bu üçü de Salim ibn Ebi’l-Ca’d’dan işitmişlerdir. Câbir ibn Abdillah (radıyallahü anh): Bizim Ensâr’dan bir adamın bir oğlu doğdu. O kimse Oğluna Muhammed adını vermek istedi, demiştir. Şu’be: Mansûr hadîsinde şöyle dedi: O Ensârî: Ben oğlumu boynum üzerinde taşıyıp onu Peygamber’e getirdim, dedi. Yine Şu’be: Süleyman el-A’meş hadîsinde şöyle dedi: O Ensârî’nin (yani Enes ibn Fudâle’nin) bir oğlu oldu. Onu Muhammed diye isimlemek istedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): “Benim ismimle isimleyiniz, fakat künyem ile künyelenmeyiniz. Çünkü ancak ben Kaasım, yani taksim edici kılındım, (mîrâs ve ganimet mallarını) aranızda ancak ben taksim ederim” buyurdu.
Husayn ibn Abdirrahmân es-Sulemî, Rasûlüllah’ın “Ben bir taksim edici olarak gönderildim, aranızda ben taksim ederim” buyurduğunu söyledi.
el-Buhârî’nin şeyhi Amr ibn Merzûk şöyle dedi: Bize Şu’be haber verdi: Katâde şöyle demiştir: Ben Sâlim’den işittim; o da Câbir’den: el-Ensârî, oğluna el-Kaasım ismini vermek istedi. Peygamber:
“Benim ismimle isimleyin, fakat künyem ile künyelenmeyin” buyurdu.