“Yetimlere (rüşde ulaştıklarında) mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza (katarak) yemeyin. Çünkü bu muhakkak büyük bir günâhtır. Eğer yetim kızlar hakkında (adaleti yerine getiremeyeceğinizden) korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan… nikâh edin” (en-Nisâ: 2-3)
2802- Bize Ebû’l-Yemân tahdîs edip şöyle dedi: Bize Şuayb, ez-Zuhrî’den haber verdi. O şöyle demiştir: Urvetu’bnu’z-Zubeyr, Âişe (r.anha)’ye: “Eğer yetim kızlar hakkında adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan… nikâh edin” (en-Nisâ: 2-3) âyetinin tefsirini sorduğunu tahdîs ediyordu. Urve (Âişe’den haber verici olarak; Ebû Zerr’de Âişe) şöyle dedi: O, şu yetîm kızdır ki, velîsinin himayesinde bulunur. O velî, onun güzelliğine ve malına rağbet eder ve o kızla, o kıza yakın olan kadınlara verilmesi kaanûn olan mehirden daha az bir mehir vermek suretiyle evlenmek ister. İşte (bu âyette) o çeşit velîlerin veliliği altındaki yetîm kızları, haklarında onların mehirlerini kemâle ulaştırmak hususunda adalet yapmadıkça nikâh etmeleri nehyolunup, bunlardan başka kendilerine halâl olan kadınlardan nikâh etmeleri emrolunmuştur. Âişe, tefsirine devamla dedi ki: Sonra insanlar bu (en-Nisâ: 2) âyetin inmesinin ardından, Rasûlüllah’tan fetva istediler. Bunun üzerine Azîz ve Celîl olan Allah şu âyeti indirdi:
“Senden kadınlar hakkında fetva isterler. De ki: Onlar hakkında fetvayı size Allah veriyor: Kendileri için yazılmış olanı (mîrâsı) onlara vermediğiniz ve nikâhlarını da beğenip istemediğiniz yetîm kızlar ve küçük çocuklar hakkında, bir de yetimlere karşı adaleti ayakta tutmanız hususunda Kitâb’da size karşı okunup duran âyetler. Hayırdan daha ne yaparsanız şübhesiz Allah onu da hakkıyle bilicidir” (en-Nisâ: 127)
Âişe dedi ki: İşte Allah bu âyetin içinde şunu beyân etti: Yetîm kız güzellik ve mal sahibi olduğu zaman, velîleri onun nikâhına rağbet ettiler, fakat onu, mehrini kemâle ulaştırmak suretiyle akranlarına verile gelen mehir sünnetine katmadılar. Yetîm kız mal ve güzellik azlığından dolayı nikâhına arzu edilmemiş olunca bu kızı terk ettiler ve ondan başka kadınları aradılar.
Râvî dedi ki: Nitekim siz, kadınları, mal ve güzellik azlığından dolayı nikâhlarını arzu etmediğiniz zaman, onları terk ediyorsunuz. İşte böyle erkekler için malı ve güzelliğinden dolayı nikâhlanmayı arzu ettikleri zaman bu kızları nikâh etmeleri hakkı yoktur. Ancak onlar o mal ve güzellik sahibi olup, kendilerine rağbet edilmiş bu kızlara en mükemmel mehir ta’yîn etmek ve haklarını kendilerine vermek suretiyle onlara adalet yapmaları hâlinde, onlarla nikâh olmayı hakk ederler.