2604 Bize Abdulvâhid ibnü Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Bana babam Eymen tahdîs edip şöyle dedi: Ben Âişe’nin yanına girdim de ona hitaben: Ben Utbete’bni Ebî Leheb’e âid idim. O öldü ve beni onun oğulları mîrâs aldılar. Onlar da beni İbn Ebî Amr’e sattılar. Abdullah ibn Ebî Amr da beni hürriyete kavuşturdu. Utbe’nin oğulları velâyı kendilerine şart kıldılar, dedim.
Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Berîre hürriyetini satın alma mukavelesine bağlanmış bir mukâtebe olduğu hâlde benim yanıma girdi de:
— Beni (sahihlerimden) satın al ve beni hürriyetime kavuştur, dedi.
Âişe dedi ki: Ben de Berîre’ye:
— Evet, dedim.
Berîre, sahiplerini kastederek:
— Onlar senin üzerine benim velâ hakkımın kendilerine âid olmasını şart kılmadıkça beni satmıyorlar, dedi.
Âişe dedi ki: Ben:
— Benim buna (yani velânın onlara âid olması şartına) hiç ihtiyâcım yok, dedim.
Akabinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu işitti yahut bu söz O’na ulaştı da, Peygamber bunu Âişe’ye zikretti. Âişe de Peygamber’e Berîre’ye söylediği sözü söyledi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe’ye:
— “Sen Berîre’yi satın al ve onu âzâd eyle; sahiblerini de kendi hâllerine bırak. Onlar diledikleri şartı şart koşsunlar” buyurdu.
Bunun üzerine Âişe, sâhipleri velâyı şart kıldıkları hâlde Berîre’yi satın aldı ve onu hürriyete kavuşturdu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Onlar yüz şart ile şart kılsalar da velâ hakkı hürriyete kavuşturan kimseye âiddir” buyurdu.