2546-Tâvûs ibn Keysân’dan; o da İbn Abbâs’tan olmak üzere haber verdi. O şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zu’l-hiccenin dördüncü gecesi sabahında hacc niyetiyle telbiye ediciler olarak Mekke’ye geldi. İhram vaktinde kendilerine umreden hiçbir şey karışmamıştı. Biz Mekke’ye gelince Peygamber bizlere emretti. Biz de niyet ederek işlediğimiz bu hacc fiilini umreye çevirdik (ve temettü’ hacc yapıcılardan olduk). Peygamber kadınlarımıza da halâl olmamızı emretti. Akabinde bu haccın umreye çevrilmesi konusunda insanların dedikodusu yayıldı.
Atâ geçen senedle dedi ki: Câbir: Artık bizlerden her birimiz hacc ile ihram etmiş ve cimâyı yeni bırakmış olduğu için, erkeklik âleti menî damlatarak mı Minâ’ya yürüyecek? dedi. Ve Câbir bu fiili çirkin gördüğü için eliyle erkeklik âletine, onun menî damlatmasına işaret etti. Câbir’in bu söz ve fiilleriyle o işten men’ der olduğu haberi Peygamber’e ulaşınca, Peygamber hitâb edici olarak ayağa kalktı ve şöyle buyurdu:
— “Bir takım grupların şöyle şöyle demekte oldukları haberi bana ulaştı. Allah’a yemîn ediyorum ki, elbette ben Allah’a onlardan daha itaatli ve daha takvâlıyımdır. Eğer hac aylarında umrenin cevazını işin sonunda (yani şimdi) bildiğim gibi, işin başında (yani ihrama girerken) de bilmiş olsaydım, kurbanlık sevk etmezdim. Ve yanımda kurbanım olmasaydı (şimdi ben de sizler gibi) muhakkak ihramdan çıkardım”.
Surâkatu’bnu Mâlik ibn Cu’şum hemen ayağa kalktı da:
— Yâ Rasûlallah! Bu hacc aylarında umre yapmak yalnız bize mi mahsûstur, yahut ebedî midir? dedi.
Rasûlüllah:
— “Yalnız bize mahsûs değildir, fakat (hüküm umûmîdir), kıyâmete kadar daimîdir” buyurdu.
Câbir dedi ki: Alî ibn Ebî Tâlib (Yemen’den) geldi. O ikisinden biri (yani Câbir): Alî, Rasûlüllah’ın ihrâmlandığı gibi Lebbeyk diyordu. Diğer râvî ibn Abbâs ise: Alî, Rasûlüllah’ın haccı ile Lebbeyk diyordu, dedi. Akabinde Peygamber Alî’ye ihramında sabit olmasını emretti ve onu kurbanda ortak yaptı.