2489 Ebû Hureyre (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: “Üzerinde (bir dîn) kardeşinin nefsine yahut malına tecâvüzden doğmuş bir hakk bulunan kimse, dînâr ve dirhem bulunmayacak (kıyâmet günün)den evvel, bugün dünyâda mazlumdan o hakkı bağışlamasını istesin. (Helâllaşılmadığı takdirde) zâlimin sâlih ameli bulunursa, ondan zâlimin zulmü miktârı alınır (da mazluma verilir). Eğer zâlimin haseneleri bulunmazsa, mazlumun seyyielerinden alınıp zâlim üzerine yükletilir”.
Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: İsmâîl ibn Ebî Uveys: Makburî ancak kabirler tarafına inmiş olduğu için bu isimle isimlendirildi, dedi.
Ebû Abdillah dedi ki: Ve seneddeki Saîd el-Makburî (123), Leys oğulları’nın âzâdlısıdır. O Saîd ibnu Ebî Saîd’dir. Ebû Saîd’in ismi ise Keysân’dır.