Kaadi Şurayh de (bir mes’eleden dolayı kendisine müracaat eden ve san’atlarının örfünden bahseden) iplîkçi esnafına: Aranızda sabit olan âdetleriniz hukukî muamelelerinizde muteberdir, caizdir, demiştir.
Ve Abdulvahhâb, Eyyûb Sahtıyânî’den; o da Muhammed ibn Sîrîn’den söyledi ki; o: Bir şehirde on dirheme satılan bir şeyin onbir dirheme satılmasında be’s yoktur. Ve satıcı sattığı mala yaptığı harcamalar için de ayrıca bir kâr alabilir, demiştir.
Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) de, Muâviye’nin anası Hind’e: “Kocanın malından örfe göre kendine ve çocuklarına yetecek mikdârı al” buyurdu.
Yüce Allah da:
“Yetîm velîlerinden fakir olan kimse örfe göre yetîm malından bir mikdâr yesin…” (en-Nisa: 5) buyurdu. Hasen el-Basrî, Abdullah ibn Mirdâs’tan bir eşek kiraladı da, pazarlıkta İbn Mirdâs’a: Kaça kiraya verirsin? Dedi. O da Hasen’e:
İki dânık’a veririm, dedi. Hasen razı olup eşeği aldı ve bindi. Sonra Hasen diğer bir kerre daha ibn Mirdâs’a geldi de: Eşeği istiyorum, eşeği istiyorum, dedi ve geçen âdete güvenerek onunla yeniden ücret şartlanması yapmadan binip gitti. Akabinde ona yarım dirhem gönderdi.
2249 Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ebû Taybete, Rasûlüllah’ı kan alma tedavisi yaptı da, Rasûlüllah, Ebû Taybete’ye bir sâ’ (1040 dirhem) hurma verilmesini emretti. Bundan başka Ebû Taybete’nin efendisi (Hârise oğulları)ne de Ebû Taybete’nin (ödemeye mükellef olduğu) vergisinden hafifletmelerini emir buyurdu.