2232 Ve îmâm Leys ibn Sa’d, Ebu’z-Zinâd Zekvân’dan söyledi ki, Urve ibnu’z-Zubeyr, Harise oğulları’ndan olan Sehl ibnu Ebî Haşmete el-Ensârî’den tahdîs eder idi. O da Zeyd ibn Sâbit’ten tahdîs etmiştir. Zeyd ibn Sabit (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.) zamanında bâzı insanlar henüz olgunlaşmamış yaş hurmaları (ağaç üstünde tahmin ederek) alırlar, satarlardı. Bu insanlar mahsûlü kesip de hakları ödeşmeleri zamânı gelince, müşteri: Mahsûle duman dokundu;. Her hangi bir hastalık isabet etti; korukları bozup dökülmelerine sebeb olan bir hastalık geldi; meyvelere bir takım âfât ve ayıplar arız oldu diyerek, bu hastalıklar sebebiyle da’vâya ve husûmete girişirlerdi. Rasûlüllah’ın huzurunda bu konudaki da’vâ ve husûmetler çoğalınca, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem.a.v.): “Mademki siz erişilmemiş mahsûlün alışverişini bırakmayarak davâlaşmaya düşüyorsunuz. Bir daha hurma meyvesini ağaç üstünde salâhı meydana çıkıncaya kadar alıp satmayınız” buyurdu.
Zeyd ibn Sabit devamla: Rasûlüllah’ın bu nehyi, meşveret mâhiyetinde idi. Bununla halk arasında bu nevi’ alın satım yüzünden meydana gelen husûmetin çokluğuna işaret ediyordu, demiştir.
Hadîsin râvîlerinden Ebu’z-Zinâd: Zeyd ibn Sâbit’in oğlu Hârice (ki Yedi Fakîh’ten biridir), bana: Bâbam Zeyd ibn Sabit, Süreyya yıldızı doğuncaya ve böylece mahsûlün sarısı kırmızısından seçilinceye kadar kendi arazîsinin meyvelerini satmazdı, diye haber verdi, demiştir.