Ve Ebû Hureyre’den, onun şu hadîsi Peygamber’e yükseltir olduğu zikrolunur: “Her kim ramazândan bir günün orucunu özürsüz ve hastalıksız olduğu hâlde bozarsa, o farz orucu -şayet tutsa- nafile olarak tutacağı dehr orucu kaza etmez (onu ancak onun yerine tutacağı bir günlük kaza orucu öder)”. İbn Mes’ûd da bu Ebû Hureyre hadîsinin delâlet ettiği hükme kaail olmuştur. Saîd ibn Müseyyeb, Şa’bî, İbn Cureyc, İbrâhîm Nahaî, Katâde ve Hammâd ibn Süleyman: Ramazân gündüzünde oruç bozan kişi, bozduğu orucun yerine bir gün kaza orucu tutar, demişlerdir.
1969 Âişe (r.anha) şöyle diyordu: Peygamber’e bir adam geldi de, kendini kinaye ederek:
— O yanmıştır, dedi. Peygamber ona:
— “Senin neyin var (hâlin nedir)?” diye sordu. O zât:
— Ramazân gündüzünde bilerek eşime isabet ettim (yani cinsî münâsebet yaptım), dedi.
Bu arada Peygamber’e “Arak” denilen bir mıktel (yani zenbile benzer bir sepet) içinde hurma getirildi. Peygamber:
— “O yanan / helak kişi nerededir?” diye sordu. O adam:
— Benim; buradayım, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):
— “Bu hurmaları (altmış fakire) sadaka yap!” buyurdu.