1853 Ebû Katâde tahdîs edip şöyle demiştir: Biz Hudeybiye senesi Peygamber’in beraberinde gittik. Peygamber’in sahâbîleri ihrama girdiler, fakat ben ihrama girmemiştim. Bir ara bize Gayka’da düşman bulunduğu haberi verildi. Biz o düşmanın bulunduğu cihete yöneldik. Arkadaşlarım bir yaban eşeği gördüler. (İhrâmlı bulunduklarından hayretle) birbirlerine gülmeye başladılar. Ben etrafa baktım ve hayvanı ben de gördüm. Ve atımı hemen ona doğru sürdüm. Akabinde yaban eşeğini mızrak ile vurup olduğu yere mıhladım. Hayvanı yüklenip getirmek için arkadaşlarımdan yardım etmelerini istedim. Onlar (ihrâmlı olduklarından) bana yardım etmekten çekindiler. (Nihayet kendim getirdim ve) hepimiz bunun etinden yedik. Sonra ben, düşman tarafından aramızın kesilmesinden endîşe ederek, Rasülulllah ile buluşmak istedim. Atımı kâh şahlandırarak, kâh mu’tâd yürüyüş ile yürütüp giderken, gece yarısında Gıfâr oğulları’ndan bir kimseye kavuştum. Ve ona:
— Rasûlüllah’ı nerede bıraktın? diye sordum.’ Gıfârlı bana:
— Ta’hune mevkiinde bıraktım; es-Sukyâ’da kuşluk uykusu uyuyacaktı, dedi.
Nihayet Rasûlüllah’a kavuştum ve yanına geldiğimde:
— Yâ Rasûlallah! Keşif kolundaki sahâbîlerin sana selâm, Allah’ın rahmet ve bereketlerini okuyorlar. Onlar, düşmanın kendileriyle senin arandaki irtibatı kesmesinden endîşe ettiler, onun için onların gelmesini bekle! Dedim.
Rasülullah, arkadaşlarım gelinceye kadar bekledi. Bu sırada ben:
— Yâ Rasûlallah! Bizler bir yaban eşeği avladık. Ve yanımızda da onun etinden artmış bir parça vardır, dedim.
Rasülullah yanındaki sahâbîlere:
— ” (Bu eti) yiyiniz!” buyurdu. Halbuki o sahâbîler ihrâmlı idiler.