1843-Ve Ravh, Şibl ibn Abbâd’dan; o da İbn Ebî Necîh’ten; o da Mucâhid’den olmak üzere söyledi ki, İbn Abbâs radıyallahü anhüma:
Bedel (yani kaza) ancak cima ile lezzet almak suretiyle haccını bozan (veya eksilten) kimse üzerine vardır. Amma kendisini bir özr veya bundan başka bir (engelin hapsettiği kimseye gelince, o kimse ihramından çıkar ve onu kaza etmez. Ve eğer kendisi; alıkonulmuş olduğu hâlde beraberinde kurbanlığı varsa ve eğer onu Mekke’ye göndermeye muktedir olamıyorsa, Hıll veya Harem’den alıkonulduğu yerde onu keser. Eğer kurbanlığını Mekke’ye göndermeye muktedir olursa, kurbanlığı nahr günü yerine ulaşıncaya (kesilinceye) kadar ihramdan çıkmaz, demiştir.
İmâm Mâlik ve başkası da: O Kurbânını, alıkonulmanın meydana geldiği herhangi yerde keser, başını tıraş eder ve üzerine hiçbir kaza yoktur. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahabeleri Hudeybiye’de kurbânlarını kestiler, başlarını tıraş ettiler ve tavaf yapmadan, kurbânları da Ka’be’ye ulaşmadan evvel ihramın haram kıldığı şeylerin hepsinden halâl oldular. Sonra da Peygamber’in beraberinde bulunanlardan hiç kimseye kaza etmelerini emrettiği ve onların da O bunu tekrar yaptıkları zikredilmemiştir. Halbuki Hudeybiye, Harem dışındadır.