1825 Bize Mâlik, Nâfi’den; o da Abdullah ibn Omer’den haber verdi (O şöyle demiştir): Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gazve seferinden yahut haccdan yahut umreden döndüğü zaman, arazîden her yüksek yer üzerinde üç defa tekbîr getirir, sonra şunları söylerdi: La ilahe ille’llâhu vahdehu la şerike lehu. Lehul-mülkü ve lehul-hamdu ve huve alâ külli şey’in kadir. Âyibûne tâibûne âbidûne sâcidûne li-Rabbina hâmidûn. Sadaka’llâhu va’dehu ve nasara abdehu ve hezeme’l-ahzâbe vahdehu ( = Yoktur tapacak, Çalap’tır ancak. O birdir, O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’nundur. O her şeye güç yetirendir. Biz ancak Rabb’imize dönücüleriz, tevbe edicileriz, ibâdet edicileriz, secde ediciler ve hamd edicileriz. Allah va’dinde doğru söylemiş, kuluna yardım etmiş, bütün düşman cem’iyetlerini yalnız başına bozguna uğratmıştır)”.