1818 Urve şöyle demiştir: Ben Peygamber’in zevcesi ve teyzem Âişe’ye şunu söyledim. Ben bunu söylediğim zaman yaşı küçük bir genç hâlinde idim:
— Mübarek ve müteâlî olan Allah’ın şu kavli hakkında re’yin nedir?: “Şübhe yok ki Safa ile Merve Allah ‘in alâmetlerindendir. İşte kim o Beyt ‘i hacc veya umre ile ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir be’s yoktur. Kim gönlünden koparak bir hayr işlerse (mükâfatını görür). Çünkü Allah tâatlerin ecrini veren ve hakkıyle bilendir” (el-Bakara: 158). Ben, Safa ile Merve arasında dolaşmamaktan dolayı hiçbir kimse üzerine günâh olacağını zannetmiyorum, dedim. Âişe:
— Hayır, âyetin ma’nâsı asla dediğin gibi değildir. Eğer bu âyetin ma’nâsi senin söylemekte olduğun gibi olaydı, âyet: “Safa ile Merve arasında dolaşmamakta günâh yoktur” suretinde olurdu. Bu âyet, Ensâr hakkında indirilmiştir. Onlar İslâm’dan evvel Menât putuna ibâdet için telbiye ediyorlardı. Menât putu Kudeyd mevkiinin hizasında bulunuyordu. Onlar (kendi putları karşısında bulunan) Safa ile Merve putları arasında sa’y etmeyi günâh sayarlardı. İslâm Dîni gelince Ensâr bunu Rasûlüllah’a sordular. Bunun üzerine Yüce Allah: “Şübhe yok ki Safa ile Merve Allah’ın alâmetlerindendir. İşte kim o Beyt’i hacc veya umre niyetiyle ziyaret ederse, bunları güzelce tavaf etmesinde üzerine bir günâh yoktur… ” (el Bakara: 158) âyetini indirdi.
Sufyân ibn Uyeyne ve Ebû Muâviye, Hişâm’dan yaptıkları rivayette, Hişâm, Urve’den; o da Âişe’den; onun: “Safa ile Merve arasını dolaşmadıkça Allah bir kimsenin haccını ve umresini tamam etmez” dediğini ziyâde etmişlerdir.