1678 Hafsa bintu Şîrîn şöyle demiştir: Biz taze kızlarımızı (ihtiyâçlar veya diğer işler hususunda) dışarı çıkmalarından men’ ederdik. Nihayet Basra’ya bir kadın gelip Halef oğulları kasrına indi. O kadın, kızkardeşinin Rasûlullah’ın sahâbîlerinden birinin nikâhında olduğunu, kocasının Rasûlullah’m beraberinde oniki gazvede bulunduğunu, kızkardeşinin de bizzat kocasının beraberinde altı gazaya iştirak ettiğini, kızkardeşinin: Biz yaralılara ilâç yapar, hastalara bakardık, dediğini tahdîs etti. Ve sonra: Kızkardeşim, Rasûlullah’a:
— Birimizin cilbâbı, yânı örtünecek bir şeyi bulunmazsa, böyle işler için dışarıya çıkmamasında üzerine bir günâh var mıdır? diye sormuş.
Rasülullah ona:
— “Arkadaşı kendi cilbâblarından birini ona giydirsin de, hayr (işlerin) da ve mü’minlerin da’vet ve dualarında hazır bulunsun” buyurmuştur.
(Hafsa bintu Sîrîn dedi ki:) Ümmü Atiyye buraya geldiğinde kadınlar bunu ona sordular yâhud da biz ondan bu hadîsi sorduk. Hafsa bintu Sîrîn: Ümmü Atıyye ne zaman Rasûlullah’ı ansa, muhakkak”Bi-ebi: O’na Bâbam feda olsun” cümlesini bir ara cümlesi olarak söylerdi, dedi.
Biz Ümmü Atıyye’ye:
— Sen Rasülullah’tan şunu şunu, yani yukarıki hadîsi söylerken bizzat işittin mi? dedik.
Ümmü Atıyye yine:
— Bâbam O’na feda olsun, evet işittim. Rasülullah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Kocaya gitmemiş tazeler, perde sahibleri -yâhud da: Kocaya gitmemiş taze kızlar, perde sahibesi olan kadınlar- ve hayızlı kadınlar dışarı çıksınlar da hayır – (meclislerin)- da ve müslümânların duasında hâzır bulunsunlar. Yalnız hayızlı kadınlar namaz yerinden ayrıca dururlar” buyurdu, dedi.
Ben:
— Hayızlı kadınlar da mı? diye tekrar sordum. Ümmü Atıyye:
— Bu hayızlı kadınlar Arafat’ta hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyorlar mı? Fulân yerde hazır bulunmuyorlar mı? dedi .