1677- Bize Muhammed ibnu’l-Musennâ tahdîs edip şöyle dedi: Bize Abdulvahhâb tahdîs edip şöyle dedi:
H Müellif Buhârî dedi ki: Ve yine bana Halîfe ibn Hayyât söyledi. Bize Abdulvahhâb tahdîs edip şöyle dedi: Bize Habîbun el-Muallimu, Atâ’dan tahdîs etti ki, Câbir ibn Abdillah şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ve sahâbîleri hacc için ihrama girdiklerinde, Peygamber ile Talha’dan, bir de Yemen’den gelen Alî’den başka sahâbîlerden hiçkimsenin beraberinde kurbanlığı yoktu. Alî, Yemen’den kurbânı beraberinde olarak Mekke’ye geldi ve ben Peygamber’in ihrama girdiği gibi ihrâmlandım, dedi. (Biz Mekke’ye geldiğimizde) Peygamber, sahâbîlerine, ihrama girerken niyet ettikleri haccı umreye çevirmelerini, tavaf ve sa’y yapmalarını, sonra saçlarını kısaltmalarını ve ihramdan çıkıp halâl olmalarını; yalnız yanında kurbanlığı bulunanların ihramlarından çıkmamalarını emretti. (Haccı feshedip, umreye çevirmeye me’mûr olan sahâbîler, bu hâle taaccüb ederek:)
— Bizler herbirimizin cinsiyet âletleri menî damlatır hâlde mi Minâ’ya gideceğiz? dediler.
Sahâbîler arasında söylenen bu söz Peygamber’e ulaşınca, cevaben:
— “İşimden şimdi bildiğimi (yânı hacc aylarında umrenin caiz olduğunu şimdi bildiğim gibi) ihrama girerken de bilmiş olaydım, kurbân sevketmezdim. Ve yanımda kurbânım olmasaydı, şimdi ben de sizin gibi ihramdan çıkardım” buyurdu.
Ve Âişe hayz oldu da bütün hacc fiillerini yerine getirdi, yalnız Beyt’i tavaf etmedi. Nihayet temizlenince Beyt’i tavaf etti. Âişe:
— Yâ Rasûlallah, sizler bir hacc ve bir umre ile gidiyorsunuz, ben ise yalnız bir hacc ile gidiyorum, dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah, Ebû Bekr’in oğlu Abdurrahmân’a Âişe’nin beraberinde Ten’îm’e kadar çıkmasını emretti. Âişe de haccdan sonra oradan bir umre yaptı .