Ve İbn Abbâs radıyallahü anhüma “Anber, mâden ve kenz değildir, o denizin kıyıya attığı bir şeydir” demiştir. el-Hasen el-Basrî de: “Anberde ve incide hums, yani beşte bir nisbetinde vergi vardır” demiştir.
Buhârî (Hasen Basrî’nin bu sözünü reddetmek maksadıyle): “Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) beşte bir vergiyi, ancak mâdenlerde vâcib kılmıştır; yoksa suda elde edilecek (balık, anber ve inci gibi) şeylerde beşte bir zekât vergisi yoktur” dedi.
1523 Ve el-Leys ibn Sa’d şöyle dedi: Bana Ca’fer ibnu Rabîa, Abdurrahmân ibn Hürmüz’den; o da Ebû Hureyre (radıyallahü anh)’den tahdis etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmutur: “İsrâîl oğulları’ndan bir kimse, kendi kavmi ferdlerinin bâzısından kendisine ödünç olmak üzere bin dînâr vermesini istedi. İstediği zât bu parayı ona (belli bir va’de ile) ödünç verdi. Parayı alınca deniz seferine çıktı. Nihayet parayı miadında göndermek istedi. Fakat bir vapur bulamadı. Bunun üzerine bir odun parçası aldı. Odunu oydu, içine bin dînâr (ile bir mektûb) koydu ve (Allah’ım, sahibine ulaştır! diye) denize attı. Ödünç veren kimse de (borçlu zamanında gelir ümîdiyle deniz kenarına) çıkmıştı. Sahilde bir odun parçasıyle karşılaştı. Odunu ailesinin evde yakması için aldı”. -Râvî Ebû Hureyre, hadîsin geri kalanını tamâmiyle zikrettikten sonra- Ödünç veren kimse evinde odun parçasını kesip kırınca bin dinarı buldu (diye rivayet etmiştir).