Hasen Basrî, Kaadı Şurayh, İbrâhîm Nahaî ve Katâde ibn Diâme: Ana-Bâbadan biri İslâm’a girdiği zaman çocuk bunlardan İslâm’a girenin beraberinde olur, demişlerdir. Ve İbn Abbâs da Mekke’de, annesinin beraberinde zayıflatılmak istenen (mustad’aflar)den idi de, kavminin dîni üzere bulunan Bâbası Abbâs’ın beraberinde değil idi. Ve (Rasûlüllah): “İslâm (dâima) yüksek olur; onun üstüne yükselinmez” dedi.
1369 Abdullah ibn Omer (radıyallahü anh) şöyle haber verdi: Omer ibnu’l-Hattâb, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in beraberinde bir topluluk içinde İbnu Sayyâd (denilen küçük kâhin)in bulunduğu tarafa gittiler. Ve onu (Ensâr’dan) Megâle oğulları’nın taştan yapılmış sağlam kale binası yanında çocuklarla oynarken buldular. İbnu Sayyâd o sırada henüz bulûğ çağma ermeye yaklaşmıştı. İbn Sayyâd, Peygamber’i bilemedi. Nihayet Peygamber eliyle ona (hafifçe) vurduktan sonra İbnu Sayyâd’a:
— Benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet eder misin? Dedi. Bunun üzerine ibnu Sayyâd, Rasûlüllah’a baktı ve:
— Senin Ümmîlerin Rasûlü olduğuna şehâdet ederim, dedi ve Peygamber’e hitaben: Sen de benim Allah’ın Rasûlü olduğuma şehâdet eder misin? Dedi.
Rasûlüllah onun suâline cevâb vermeyi bıraktı da:
— Ben Allah’a ve (hakk) rasûllerine îmân ettim, dedi. Akabinde İbnu Sayyâd’a: Ne görüyorsun? Diye sordu.
İbnu Sayyâd:
— Bana doğru haber de, yalan haber de gelir, dedi. Bu cevâb üzerine Peygamber:
— Öyleyse iş sana çok karıştırılmış, buyurdu. Bundan sonra Peygamber İbnu Sayyâd’a: Senin için gönlümde bir şey sakladım (şunu bil), buyurdu.
İbnu Sayyâd:
— Gönlündeki o şey “Duh”tur, diye cevâb verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah:
— Sus, yıkıl git; haddini tecâvüz etme, buyurdu. Peygamber’in onu böyle azarlaması üzerine Omer:
— Yâ Rasûlallah, beni bırak da şunun boynunu vurayım, dedi. Peygamber:
— Ona dokunma, eğer bu çocuk o Deccâl ise, sen onu vurmaya me’mûr ve muktedir kılınmadın. Eğer Deccâl değil ise, onu öldürmekte senin için hiçbir hayır yoktur, buyurdu.