Muhammed ibn Ka’b el-Kurazî de: “el-Cezau “, kötü söz söylemek ve kötü zannda bulunmaktır, dedi. Ya’kûb Peygamber de:
“Ben kederimi, mahzunluğumu yalnız Allah’a şikâyet ediyorum…” dedi (Yusuf: 84)
1313 Bize Sufyân ibn Uyeyne tahdîs edip şöyle dedi: Bize İshâk ibn Abdillah ibn Ebî Talha haber verdi. O, Enes ibn Mâlik (radıyallahü anh)’ten şöyle derken işitmiştir: Ebû Talha’nın hasta olan bir oğlu vardı. Enes dedi ki: Bu çocuk Ebû Talha evden dışarıda bulunduğu bir sırada öldü. Karısı Ümmü Süleym, çocuğun öldüğünü görünce bir şey hazırladı (yâni çocuğu yıkadı, kefenledi) ve çocuğu kokuladı da evin bir tarafına koydu. Ebû Talha geldiğinde: Oğlan nasıldır? diye sordu. Ümmü Süleym: Çocuğun nefsi sâkinleşti. İstirahat etmiş olmasını ümîd ederim, dedi. Ebû Talha, kadın doğru söylüyor sandı ve yattı (yani eşi ile birleşti). Sabah olunca yıkandı. Dışarı çıkmak istediğinde Ümmü Süleym, Ebû Talha’ya çocuğun öldüğünü bildirdi. Ebû Talha mescide gidip, Peygamber ile namaz kıldı. Sonra da bu karı koca arasında o gece olup bitenleri Peygamber’e haber verdi. Bunun üzerine Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): “Allah’ın sizlere, bu geceniz hakkında bereketler ihsan etmesini dilerim” diye duâ etti.
Sufyân ibn Uyeyne şöyle dedi: Ensâr’dan (Ibâye ibnu Rıfâa isminde) bir kimse: Ben Ebû Talha ile Ümmü Süleym’in dokuz çocuklarını gördüm, bunların hepsi de Kur’ân okurdu, dedi.