"Enter"a basıp içeriğe geçin

Buhari 1254

1254 ibn Şihâb şöyle demiştir: Bana Zeyd ibn Sâbit’in oğlu Hârice haber verdi. Ona da Ensâr’dan, Peygamber’e bey’at etmiş olan Ümmü’l-Alâ’ ismindeki kadın (radıyallahü anh) şöyle haber vermiştir: Muhacirler kur’a ile (Ensâr arasında) taksim edilmişti. Bizim ailenin payına da Usmân ibn Maz’ûn düşmüştü. Biz Usmân’ı evlerimizde konuk ettik. Fakat Usmân (bir süre sonra) ölüm sebebi olan bir hastalıkla hastalandı. Vefat edince gasl edildi ve kendi elbisesi ile kefenlendi. Sonra Rasûluilah cenazeye geldi. Ben (cenazeyi tezkiye ederek):

— Yâ Ebâ Sâib! Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun. Benim senin hakkındaki şehâdetim şudur: Yemîn ederim ki, Allah seni kerem ve inayetine mazhar kılmıştır, dedim.

Bunun üzerine Peygamber:

— “Allah’n bu ölüye kerem ve inayet ettiğini sana bildiren nedir?” buyurdu.

Ben:

— Yâ Rasûlallah! Bâbam sana feda olsun. Allah (buna ikram etmez de) kime ikram eder? dedim.

Bu defa da Peygamber:

— “Usmân ibn Maz’ûn’a gelince, muhakkak ki, ölüm ona gelmiştir. Ve Allah ‘a yemîn ederim ki, ben de bu ölü için hayr ve saadet ummaktayım. Yine Allah ‘a yemin ederim ki, ben Allah ‘in Rasûlü iken bana (ve size, yarm) Allah tarafından ne muamele yapılacağını bilemem” buyurdu.

Ümmü’l-Alâ’: Vallahi bundan sonra ben ebeden hiçbir kimseyi tezkiye etmem, demiştir.