Abdullah ibn Abbâs, Zemzem’in gölgeliğinde, topluluğa bu namazı kıldırmıştır. ibn Abbâs’ın oğlu Alî, insanları namaz için toplamıştır.
İbn Omer de halka cemâatle kusûf namazı kıldırrmştır.
1060 İbn Abbâs radıyallahü anhüma şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında güneş tutuldu da Rasûlüllah şöylece namaz kıldırdı: Namaza durdu ve takriben el-Bakara Sûresi’ni okuyacak kadar süren uzun bir kıyam yaptı. Sonra uzun bir rükû’ yaptı. Sonra rukû’dan yükselip birinci kıyamdan kısaca olmak üzere, uzun bir kıyam daha yaptı. Sonra ilk rukû’dan kısaca olmak üzere, uzun bir rükû’ daha yaptı. Sonra secdeye vardı. (İki secde yaptıktan) sonra, uzun bir kıyam daha yaptı ve bu kıyam, ilk kıyamdan kısa oldu. Sonra ilk rukû’dan kısa olmak üzere uzun bir rükû’ yaptı. Sonra bu rukû’dan yükselip yine ilk kıyamdan kısa süren, uzun bir kıyam daha yaptı. Sonra uzun bir rükû’ daha yaptı ki, bu rükû’ ilk rukû’dan kısa sürdü. Sonra secde yaptı. (Secdelerden) sonra güneş açılmış olduğu hâlde namazdan çıktı. Akabindeki hutbede:
“Şübhesiz güneş ile ay Allah ‘in âyetlerinden iki âyettir. Bunlar hiçbir kimsenin ölümü ve de hayâtı için tutulmazlar. Binâenaleyh sizler bunu (yani bu ikisinden birinin tutulmasını) gördüğünüzde hemen Allah ‘ı zikrediniz” buyurdu. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah, biz seni (namaz içinde) durduğun yerden bir şeye elinle uzandığını gördük. Sonra (yine namaz içinde) irkilip geri geri geldiğini gördük, dediler. Bunun üzerine Rasûlüllah:
“Şübhesiz ben cenneti gördüm ve elimle bir salkıma uzandım. Eğer ben o salkımı ele geçirebilseydim, dünyâ bakî kaldıkça ondan yerdiniz (de tükenmezdi). Ve bana ateş de gösterildi. Ömrümde bugün gördüğüm kadar çirkin, berbad hiçbir manzara görmemiştim. Ve cehennemin ahâlîsinin çoğunu da kadınlar olarak gördüm” buyurdu. Sahâbîler: Yâ Rasûlallah, ne sebeble (kadınların çoğu cehennemlik oluyorlar)? Diye sordular. Rasûlüllah: Küfürleri sebebiyle ” buyurdu. Allah’a îmân etmiyorlar mı? Denildi. Rasûlüllah:
“Kocalarına karşı ni’mete nankörlük ederler. İyiliğe karşı küfrân ederler. Onlardan birine bütün ömür boyu (yahut bütün zaman) iyilik etsen de sonra senden (hoşlanmadığı ufacık) bir şey görse: Senden hiçbir hayır görmedim ki, der” buyurdu.