Ve Omer ibn Hattâb (radıyallahü anh), Minâ’daki kubbesinde (küçük çadırında) tekbîr alırdı da, mescid ahâlîsi bunu işitir; onlar da tekbîr alırlar, çarşı pazarda onlar da tekbîre başlarlardı ve nihayet bütün Minâ, tekbîr sadâlarıyle sarsılırdı.
Ve İbn Omer de o günlerde, yani Minâ günlerinde tekbîr alır dururdu. Namazlardan sonra da, yatağında da, fustâtında da (otağında da), oturduğu yerde de, yürüdüğü yerlerde de; o günlerin hepsinde tekbîr alırdı.
Ve mü’minlerin annesi Meymûne (ö. 51) de nahr gününde yani kurbân kesme gününde tekbîr alırdı.
Ve kadınlar teşrik günlerinde Ebân ibn Usmân’ın ve Omer ibn Abdilazîz’in ardından erkeklerle beraber mescidde tekbîr alırlardı.
978 Bize Mâlik ibnu Enes tahdîs edip şöyle dedi: Bana Muhammed ibnu Ebî Bekr es-Sakafî tahdîs edip şöyle dedi: Ben Minâ’dan Arafat’a doğru yürüdüğümüz sırada Enes’e telbiyenin keyfiyetinden sordum. Sizler Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber iken nasıl yapardınız? dedim. Enes: Lebbeyk okuyan lebbeyk okur, inkâr edilmezdi; tekbîr getiren tekbîr getirir, inkâr olunmazdı (yani hiç kimse tarafından kendisine niçin telbiye ediyorsun, yahut niçin tekbîr alıyorsun denilmezdi), dedi.