Hutbe mukaddimesindeki bu “Amma ba’du” sözünü İkrime, İbn Abbâs’tan; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den rivâyet etti.
930 Bize Hişâm ibnu Urve tahdîs edip şöyle dedi: Bana Fâtıma bintu’l-Munzir, Ebû Bekr’in kızı Esma ‘dan haber verdi. Esma (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Ben Âişe’nin yanına girdim. İnsanlar namaz kılmaktalardı. Ben: İnsanların bu hâli nedir? dedim. Âişe (güneş tutulduğunu anlatmak için) başı ile gökyüzüne doğru işaret etti. Ben: Bir âyet (yani bir azâb yahut kıyâmet alâmeti) mi? diye sordum. Âişe yine başıyla evet dedi. Esma şöyle dedi: (Bunun üzerine ben de namaza durdum) Rasûlüllah namazı çok uzattı. Nihayet bana bir baygınlık geldi. Yanımda su dolu bir kırba vardı. Onun ağzını açtım ve ondan başıma su dökmeye başladım. Nihayet Rasûlüllah namazı bitirdi, güneş de açılmıştı. Rasûlüllah namazdan sonra insanlara hutbeye başlayıp; Allah’a lâyık olduğu sıfatlarla hamd ettikten sonra “Amma ba’du” dedi. Esma dedi ki: Tam bu sırada Ensâr’dan bir takım kadınlar konuşup gürültü etmeye başladılar. Ben de onları susturayım diye yüzümü onların tarafına meylettirdim. Bundan dolayı “Amma ba’du” dan sonrasını işitmedim. Âişe’ye: Rasûlüllah ne dedi? diye sordum. Âişe şöyle dedi: Rasûlüllah şöyle buyurdu:
“Cennet ve cehenneme kadar evvelce bana gösterilmemiş hiçbir şey kalmadı ki, bu makaamımda görmüş olmayayım. Ve şu da bana vahyolundu ki, sizler kabirlerinizde Mesîh Deccâl (yüzünden çekilecek) imtihanlara benzer yahut ona yakın bir imtihan geçireceksiniz. Kabirde her birinize gelinecek de: Bu adam hakkındaki ilmin nedir? denilecek. Mü’min yahut mûkın olan kimse -bu şekki Hişâm söyledi-: O, Muhammed’dir, o Allah’ın Rasûlü’dür. Bize beyyineler ile hidâyet getirdi. Biz de O’na îmân ettik, da’vetine icabet ettik, izine uyduk ve O’nu tamâmıyle tasdik eyledik, diyecek. Bu cevâb üzerine o kimseye: Yat da iyice uyu. Biz senin O zâta inanmakta olduğunu kat’iyyetle bilmekteyiz, denilecek. Amma münafık yahut şübheci olan kimseye gelince -yine Hişâm terdîdli söyledi- ona da: Senin bu adam hakkındaki bilgin nedir? denilecek. O da: Ben bilmiyorum, insanların bir şey söylediklerini işittim, ben de söyledim, diyecektir.”
Hişâm şöyle dedi: Yemîn olsun Munzir kızı Fâtıma bunları bana söylemiş, ben de aynen ezberlemişimdir. Şu kadar ki, Fâtima’nın kat’î söylemediği şeyleri ezberlemedim.