752 Bana İbnu Ebî Muleyke, Ebû Bekr’in kızı Esmâ’dan tahdîs etti (O, şöyle demiştir): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kusûf namazını kıldırdıydı. Şöyle ki: Kıyama durdu, kıyamı çok uzattı. Sonra rukû’a vardı, rukû’u uzattı. Sonra başını kaldırdı ve kavmeyi uzattı. Sonra yine rukû’a vardı, rukû’u uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye vardı, sucûdu uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra yine secdeye vardı, sucûdu uzattı. Sonra ayağa kalktı, kıyamı uzattı. Sonra rukû’a vardı, rukû’u uzattı. Sonra başını kaldırdı, kavmeyi uzattı. Sonra yine rukû’a vardı, rukû’u uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra secdeye vardı, sucûdu uzattı. Sonra başını kaldırdı. Sonra yine secdeye vardı, sucûdu uzattı. Sonra namazdan çıktı. Akabinde şöyle buyurdu: “Cennet bana yaklaştı. O kadar ki, eğer cür’et etseydim salkımlarından bir tanesini (alıp) size getirebilecektim. Cehennem de bana o kadar yaklaştı ki: Ey Rabbim, ben de onlarla beraber miyim? Dedim. Orada bir kadın gördüm”. -Râvî İbn Ebî Muleyke: O’nun şöyle dediğini sanmaktayım, demiştir: “Bir kadını bir kedi tırmalayıp duruyor. Buna ne oluyor? diye sordum. Bu kadın o kediyi açlıktan ölünceye kadar habsetti. Kadın ona yiyecek vermedi, kendi kendine yemesi için de salıvermedi.” Râvî Nâfi’: O’nun şöyle dediğini sanırım, dedi: “Yerin haşerelerinden yesin diye salıvermedi, dediler”.