Ve Yüce Allah’ın şu kavli: “Çünkü namaz, mü’minler üzerine vakitleri belli bir farz olmuştur” (en-Nisâ. 103) Yani Allah mü’minlere bu farzın vakitlerini ta’yin etmiştir.
520- Bize Abdullah ibn Mesleme tahdîs edip şöyle dedi: Ben Mâlik’in huzurunda okudum; o da İbn Şihâb’dan (o, şöyle demiştir): Omer ibn Abdilazîz bir gün ikindi namazını geri bıraktı. Yanına Zubeyr ibnu’l-Avvâm’ın oğlu Urve girdi de, ona şunu haber verdi: Mugîre ibn Şu’be Irak’ta iken bir gün namazı geç bırakmıştı. Bunun üzerine Ebû Mes’ûd el-Ensârî onun yanına girdi de: Yâ Mugîre! Bu, namazı geç bırakma nedir? Kat’î bilmez misin ki, Cibril indi namaz kıldı. Rasûlüllah da (ardında) kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı. Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûlüllah da kıldı. Sonra bir daha kıldı, Rasûluliah da kıldı.
Sonra: “İşte bununla emr olundum” dedi.
Bu sözlerin sonunda Omer ibn Abdilazîz, Urve’ye: Söylemekte olduğunu iyi bil. Namaz vakitlerini Rasûlüllah için ikaame eden, yânı vakitleri ta’yîn eden Cibril’in kendisi midir? dedi. Bunun üzerine Urve de: Beşîr ibn Mes’ûd, Bâbasından böyle tahdîs ederdi, dedi.