466 Ebû Saîd Hudrî (radıyallahü anh) şöyle demiştir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) (son hastalığında) hutbe yaptı da: “Allah bir kulu, dünyâ ile kendi yanında olan şeyler arasında muhayyer bıraktı. O kul da Allah yanındakileri seçti “dedi. (Bu söz üzerine) Ebû Bekr ağladı. Ben kendi kendime: Allah’ın bir kulu dünyâ ile kendi yanında olan şey arasında muhayyer bulunmasında, onun da Allah yanındakileri tercîh etmesinde ne var ki bu şeyh (böyle) ağlıyor? dedim. Meğer o muhayyer kılınan kul, Rasûlüllah’ın kendisi imiş. Ebû Bekr de (bunu) hepimizden daha bilici imiş. Rasûlüllah: “Yâ Ebâ Bekr, ağlama. Arkadaşlığı hususunda ve malı hususunda insanların bana en çok vergisi olan Ebû Bekr’dir. Ümmetimden bir halîl edinecek olsa idim muhakkak Ebû Bekr’i edinirdim. Lâkin İslâm kardeşliği (yânı İslâm yüzünden hâsıl olan kardeşlik) ve İslâm sevgisi (şahsî dostluktan daha faziletlidir). Mescide çıkacak hiçbir husûsî kapı kalmasın, muhakkak kapatılsın. Bundan Ebû Bekr’in kapısı müstesna” buyurdu.