"Enter"a basıp içeriğe geçin

Atom Bombasının Rüzgar ile İmtihanı

Koyu kahverengi bulutu doğuya doğru itti ve meskun diyarlar üstüne doğru yaydı bulutu. Nereye eriştiyse orada yaşayan herkese ölümü getirdi acımasızca. Acımasızlık vadisinde parlamalardan doğan bulut Şumer’e doğru ölüm taşıdı. Ninurta ve Nergal derhal uyardılar Enlil’i ve Enki’yi. Durdurulamaz kötülük rüzgarı herkese ölüm getirmekte! Enlil ve Enki bu tehlike uyarısını Şumer’in tanrılarına ilettiler: Kaçın! Kaçın, diye haykırdılar hepsine.

Bırakın dağılsın insanlar, izin verin saklansınlar! Şehirlerinden kaçtı tanrılar, yuvalarından uçan ürkmüş kuşlar gibi kaçıştılar. Kötülük rüzgarının elini kenetlediği diyarların halkları için boşaydı koşup kaçmak. Ölüm çok sinsiydi, tarlalara ve şehirlere saldırdı bir hayalet gibi. En yüksek duvarları aştı, en kalın duvarlardan geçti, sel suları gibi taşıp aktı. Hiç bir kapı yüzüne örtülemezdi onun, hiç bir sürgü geri tutmazdı onu.

Kilitli kapıların ardına saklananlar evlerinde düşüp öldüler sinekler gibi. Sokaklara kaçanların cesetleri caddelerde yığıldı. Öksürük ve balgamla doldu göğüsler, tükürük ve köpükle dolup taştı ağızlar. Kötülük rüzgarı görülmeden sarıp kucaklarken insanları, ağızları kanla doldu. Yavaşça diyarlar üstünden gelip geçti kötülük rüzgarı, batıdan doğuya ovalar ve dağlar üstünde yol aldı.

Yaşayan her şey, onun ardından ya ölmüştü ya da ölmekteydi. İnsanlar ve davarlar, hepsi yok olup gitti. Sular zehirlendi, tarlalarda tüm bitkiler solup kurudu. Güneyde Eridu’dan kuzeyde Sippar’a dek tüm diyarların üstüne çöktü kötülük rüzgarı. Kötülük rüzgarı, Marduk’un en üstün olduğunu ilan ettiği Babili’yi esirgedi.