Görülesi büyüklükte bir kadeh içinde iksirli şaraptan sundu ona. Asar’ın keyfi yerindeydi; neşeyle kalkıp ayağa, ellerinde zilleri çalıp ezgiler söyledi. Sonra etkisine girdi şarabın içindeki karışımın; boylu boyunca yere yıkıldı. Götürelim de bir güzel uyusun! Ev sahipleri, şölendeki diğer konuklara dediler. Asar’ı başka bir odaya taşıdılar,onu bir tabuta yatırdılar. Sıkıca mühürlediler tabutu ve denize fırlattılar.
Olan bitenlerin haberi Asta’ya ulaştığında, haykırdı kayınbabası Marduk’a acıyla: Ölsün, diye vahşice denizin derinliklerine atılmış Asar, o tabut derhal bulunmalı! Asar’ın tabutunu bulmak için denizi aradılar; koyu renkli diyarın kıyılarında buldular. İçinde Asar’ın kaskatı bedeni yatıyordu; yaşam nefesi burun deliklerinden çıkıp gitmişti çoktan. Matem tutan Marduk giysilerini yırttı, kül sürdü alnına.