Efendim! Efendim! Sesini işittim, bir de yüzünü göster! Sana söylemedim ki bunları Ziusudra, kamış duvara konuştum ben! Böyle dedi Enki. Enlil’in kararı, tüm Anunnakilerin ettiği bir yemin elimi kolumu bağlıyor. Yüzümü görecek olursan, diğer tüm Dünyalılar gibi öleceğin kesin! Şimdi kamış duvar, sözlerime kulak ver: Geminin amacı, Anunnakilerin sırrı sende kalmalı!
Kasaba halkı sorduğunda, onlara şöyle diyeceksin: Efendi Enlil, efendim Enki’ye öfkelenmiş, Enki’nin Abzu’daki mekanına yelken açacağım, bir umut Enlil yatışır belki! Sonra sessizlik oldu. Ziusudra kamış duvarın arkasından çıkıp geldi. Ay ışığında parıldayan lacivert taşından bir tablet görüp aldı eline. Üstünde bir tekne sureti çizilmişti; ölçüler ise çentiklerle gösterilmişti.
Uygar insanların en zekisi olan Ziusudra duyduklarını anlamıştı. Sabah olunca kasaba halkına şöyle duyurdu: Efendi Enlil, ustam efendi Enki’ye çok öfkelenmiş, bu yüzden kızgındır bana efendi Enlil. Daha duramam bu şehirde, bir daha ayağımı basamam Edin’e. Abzu’ya, efendi Enki’nin bölgesine yelken açacağım. Çabucak bir tekne inşa edip buradan ayrılacağım ki, efendi Enlil’in öfkesi yatışsın.