Hüküm buna uygun olmalı. Söylemek istediklerin varsa, karar belirlenmeden konuş, dedi Enki Alalu’ya. Çöken sessizlikte Alalu yavaş yavaş başladı konuşmaya. Nibiru’da kraldım; ardıllık hakkım gereği hükmetmekteydim.Anu sakimdi benim. Prensleri ayaklandırdı, bana güreşte meydan okudu. Dokuz sayılı tur boyunca Nibiru’da kraldım; krallık benim soyuma aitti.
Tahtıma Anu geçip kuruldu; canımı kurtarmak için kaçıp tehlikeli bir yolculukla uzaktaki Dünya’ya vardım. Nibiru’nun kurtuluşunu yabancı bir gezegende keşfeden bendim: Alalu. Bana Nibiru’ya döneceğim, tekrar hükmedeceğime dair adil bir söz verildi. Sonra Ea geldi Dünya’ya; uzlaşma gereği Nibiru’da daha sonra tahta çıkacak kişi olarak belirlenen kişi. Sonra Enlil geldi, Anu’dan gelen ardıllığın iddiasındaydı.
Sonra Anu geldi, Ea’yı kurayla kandırdı; onu Dünya’nın efendisi, Enki ilan etti. Nibiru’da değil Dünya’da efendi olacaktı. Sonra komuta Enlil’e teslim edildi, Enki’ye ise uzaktaki Abzu’ya gitmek düştü. Tüm bunlar kalbimi sıkıştırdı; utançtan ve öfkeden patlayacak gibi oldum. Derken Anu ayağını bastı göğsüme, sıkışan kalbimi eziyordu.