Ea’nın sözleri Nibiru meclisi tarafından onaylandı, diyordu Alau. Ama araba dönmezse, Nibiru mahvolacak. Yol buluculuğu bilen Abgal cesurca çıkıp dikildi önderlerin önünde. Kılavuz ben olacağım; tehlikelerle yiğitçe karşılaşacağım, diyordu. Böylece karar verildi. Kılavuz Abgal olacak ve Anzu Dünya’da kalacaktı. Nibiru’da yıldız izlerler göksel tanrıların kaderleri üstünde düşündüler; talihli bir gün seçtiler. Alalu’nun arabasına sepetler dolusu altın taşındı.
Arabanın ön kısmına geçti Abgal, komutan koltuğuna oturdu. Ea kendi arabasından bir kader tableti alıp ona verdi. Yolu sana gösteren olacak senin için bu; bununla bulacaksın açılmış olan yolu. Arabanın ateş taşlarını karıştırdı Abgal; uğultuları bir müzik gibi büyüleyiciydi. Arabanın büyük fişeğini canlandırdı; kırmızımsı bir parlaklık yaymaktaydı. Ea ve Alalu, kahramanlar topluluğu onu uğurluyordu. Derken araba bir kükremeyle göğe yükselip göklere çıkıverdi. Yükselişin sözleri ışınlandı Nibiru’ya; Nibiru’da büyük bir bekleyiş başladı.
Yükselişin sözleri ışınlandı Nibiru’ya; Nibiru’da büyük bir bekleyiş başladı. Abgal büyük bir güvenle yönlendiriyordu arabayı; Kingu’nun, Ay’ın çevresinde bir çember çizdi; onun ağ güçleriyle hız kazandı. Bin lig, on bin lig boyunca yol aldıLahmu‘ya (Mars) doğru. Onun ağ gücüyle Nibiru’ya doğru bir yön kazandı. Lahmu’nun ötesinde Dövülmüş Bilezik (asteroid kuşağı) fırıl fırıl dönmekteydi; Abgal hünerle ışıldattı Ea’nın kristallerini ki açılmış yolu bulabilsin.
Kısmet onun yüzüne güldü. Bileziğin ötesine geçtiğinde araba Nibiru’dan ışınlanmış işaretleri alıyordu artık; yuvaya doğruydu yön. İleride, karanlıkta Nibiru’nun kırmızımsı ışıltısı; tam görülecek manzara. Araba artık ışınlanan işaretlerle yönlendiriliyordu. Nibiru’nun etrafında üç kez turladı, onun ağ gücüyle yavaşladı. Gezegene yaklaşırken , görebiliyordu Abgal atmosferdeki gediği.
Getirmekte olduğu altını düşününce kalbi daraldı. Atmosferin kalınlığından geçerken ışıldadı araba, sıcaklığı dayanılmazdı. Abgal beceriyle yaydı arabanın kanatlarını ki inişini sağlasın. Ötede arabaların yeri uzanmaktaydı, davetkar bir manzara. Abgal arabayı ışıklarla seçilmiş bir yerde yere indirdi yavaşça. Kapağı açtı; aman, ne kadar büyük bir kalabalık toplanmıştı.