Sonra Ea sazlıklar üstüne düşündü; yağmur sularının bolluğunu hesapladı. Enbilulu‘yu sazlıklardan sorumlu atadı; sazlık çalılarının sınırlarını belirlemeye yolladı. Enkimdu‘yu hendek ve su yolu işlerine atadı; sazlıkların etrafında bir sınır oluşturacak, gökten inen yağmurların toplanması için bir yer yapacaktı. Aşağı sulardan böyle ayrıldı yukarı sular; sazlıkların suyu ile tatlı sular araya set çekip ikiye ayrıldılar. Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki ikinci gün oldu.
Güneş sabahı muştulayınca, kahramanlar verilen görevleri yapmaya koyuldular. Alalu ile Ea ise adımlarını çayırlara ve ağaçlara doğru döndürdüler. Meyve bahçelerinde her şey yetişiyordu; bitkiler ve meyvelerin türleri incelenmeliydi. Ea veziri İsimud‘a soruyordu soruları: Bu bitki ne, şu bitki ne, diye sıralıyordu. Çok bilgili olan İsimud yetişen iyi besinleri ayırt edebilmekteydi; bir meyve kopartıp verdi Ea’ya, bu bir bal bitkisi, diyordu Ea’ya. Bir tane kendi yedi, bir tane Ea yedi.
Yetişen besinlerden iyilerini ayırma işinin başına Ea, kahraman Guru‘yu atadı. Kahramanlara su ve yiyecek böyle sağlandı ama doymadılar. Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki üçüncü gün oldu. Dördüncü gün rüzgarların hızı kesildi, araba dalgalarla sallanmaz oldu. Arabadan araç gereç getirile, ordugaha meskenler kurula, diye buyurdu Ea. Kalıp ve tuğlanın başına Ea, Kulla’yı atadı; kilden tuğlalar biçimlendirecekti. üstüne meskenlerin dikileceği temelleri Muşdammu atacaktı.
Güneş gün boyunca ışıldadı; gün boyunca ışık boldu. Akşam vakti Kingu, Dünya’nın ayı yusyuvarlaktı, Dünya üstüne soluk bir ışık saçtı. Geceye hükmeden alt dereceden bir ışık olarak göksel tanrılar arasında sayılacaktı. Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki dördüncü gün oldu. Beşinci gün Ea, Ningirsig‘e sazlardan bir sandal yapmasını emretti. Sazlıkların genişliği hesaplanacak, bataklıkların nerelere uzandığı üstünde düşünülecekti. Sularda kaynaşan, havada uçan her şeyi bilen Ulmaş‘tı, birlikte iyiyi kötüden ayırmaya gittiler.
Sularda kaynaşan, kanadı olup havada uçan türlerden çoğu Ulmaş’a yabancıydı; sayıları çok ama çoktu; sazanlar iyi idi, kötüler arasında yüzüyorlardı. Sazlıklar ustası Enbilulu‘yu çağırttı Ea; hendek ve su yolundan sorumlu Enkimdu‘yu çağırttı: Onlara konuştu; kamışlıklar ve yeşil sazlarla sazlıklarda bir engel yapacaklar, balığı balıktan ayırmak için bir kapalı mekan, sazanların kaçamayacağı bir ağ tuzağı, yenebilecek hiç bir kuşun kapanından kurtulamayacağı bir yer oluşturacaklardı.
Böylece balık ve kuşların iyi olanları ayrıldı ki kahramanlara besin olsun. Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki beşinci gün oldu. Altıncı gün Ea, meyve bahçesindeki yaratıkların üstünde düşündü. Enursag‘a sürünen ve yürüyen her şeyi ayırt etmesi görevini verdi; bunların çeşitliliği Enursag’ı çok şaşırttı; vahşiliklerinin şiddetini Ea’ya etraflıca anlattı. Kulla’yı çağırttı Ea; Muşdammu’ya emirler verdi acilen. Akşam vakti meskenler bitmiş ola, korunmaları için çevreleri çitle çevrile.
Kahramanlar bu görevi üstlendiler, temellerin üstüne hızla çıktılar tuğla sıralarını. Sazlardan yapıldı damlar, kesilen ağaçlarla dikildi çitler. Anzu arabadan bir öldüren ışın getirdi; Ea’nın meskenine sözler ışınlayan konuşucu kurdu; akşam vakti tamamlanmıştı ordugah. Gece için orada toplandı kahramanlar. Akşam oldu, sabah oldu ve Dünya’daki altıncı gün oldu. Yedinci günde ordugahtaki kahramanlar biraraya toplandı; Ea onlara konuşacaktı: Çok tehlikeli bir yolculuktan sonra buraya vardık.