"Enter"a basıp içeriğe geçin

Güneş Sisteminin Yaratılışı – Sümer Tabletleri

Şimdi bu, Dünya ve onun altınının hikayesidir. Başlangıcın ve göksel tanrıların nasıl yaratıldıklarının hikayesidir.
Başlangıçta, yükseklerde göksel tanrılar henüz isimlendirilmemişken ve aşağıda ki, sağlam zemin henüz çağrılmamışken, Apsu ( Güneş) , onların ilksel vücuda getiricisi, boşlukta tek başına mevcuttu. Yukarının yükseklerinde göksel tanrılar (gezegenler) henüz yaratılmamışlardı. Aşağının sularında göksel tanrılar henüz ortaya çıkmamıştı.

Yukarıda ve aşağıda, tanrıların hiçbiri vücuda gelmemişti; hiçbirinin adı yoktu, kaderleri belirlenmemişti. Saz bitmemişti, bataklıklar ortaya çıkmamıştı. Yapayalnız hüküm sürüyordu boşlukta Apsu.
Derken onun rüzgarlarıyla ilksel sular birbirine karıştı, Apsu (güneş) sular üstüne ilahi ve hünerli bir büyü yaptı. Boşluğun derinliğinde derin bir uyku döktü. Hepsinin anasını Tiamat’ı (Dünya’nın atası, Dünya’nın parçalanmadan önceki hali) kendine eş olarak biçimlendirdi. Göksel ana, nasıl da sulak bir güzeldi o.
Onun yanına Apsu, sonradan küçük Mummu‘yu (Merkür) oluşturdu, onu kendine haberci atadı; Tiamat’a hediye olarak sundu. Apsu eşine ışıltısı göz alan bir hediye verdi: Parıldayan bir metal, ebedi altın,; yalnızca onun olacaktı. İşte o zaman bu ikisinin suları birbirine karıştı, tam ortalarında ilahi çocuklar şekillendi. Bu göksel varlıklar erkek ve dişi yaratıldılar; Lahmu ( Mars) ve Lahamu (Venüs) adlarıyla çağrıldılar.Aşağıda, Apsu ve Tiamat onlara bir mesken yaptı.

Onlar yaşlanmadan önce tayin edilmiş bir boyuta göre boyca; yukarının sularındaAnşar (Satürn) ve Kişar(Jüpiter) biçimlendi. Kardeşlerini bastırıyorlardı boyca. Bu ikisi bir göksel çift olarak biçimlendirilmişti; Uzak göklerdeki bir oğul olan Anu (Uranüs) onların varisiydi. Sonra Antu, ona eş olsun, diye; Anu’nun eşiti olarak vücuda getirildi, yukarı suların sınırı oldu meskenleri. İşte aşağıda ve yukarıda üç göksel çift, derinliklerde böyle yaratıldı.

Bu adlarla bilindi Apsu’nun, Mummu ve Tiamat ile birlikte kurduğu aile.
O sırada Nibiru daha hiç görünmemişti, Dünya henüz vücuda gelmemişti. Göksel sular birbirine karışmış haldeydi daha,dövülmüş bilezik ile birbirinden ayrılmamıştı. O sırada daha tam olarak biçimlenmemişti turlar, tanrıların kaderleri kesin olarak emredilip ilan edilmemişti. Bu göksel akrabalar birleşip gruplaştılar; usulleri ortalık karıştırıcıydı.Apsu onların usullerini tiksindirici gördü.

İleri geri gidip gelirken Tiamat’ı rahatsız ettiler, (gezegenler yörünge oluşturmaya çalışırken oluşan kaos) giderek öfkelendi ve kızdı. Yanı başında yürüyecek bir kalabalık (uydular) oluşturdu, Apsu’nun oğullarına karşı kükreyen, ileri atılan bir ordu (uydular) ortaya çıkardı. Ayrıca bu türden on bir tane (on bir uydusu oldu) doğurdu; ordusunu oluşturanlar arasında, ilk doğan olan Kingu’yu (Ay’ın atası) baş yaptı. Göksel tanrıların kulağına gittiğinde bu, toplandılar aceleyle. Kingu’yu yüceltmiş, ona An komutanlığı rütbesi vermiş, dediler birbirlerine. Göğsüne bir kader tableti tutturmuş, kendine has turu olsun demiş.