Daha pek çok lig yol aldı Alalu, derken büyük mutluluk veren bir sahne ilişti gözüne: Göklerin geniş boşluğunda, göksel varlıkların elçisi selamlıyordu onu. Küçük Gaga (Plüton), yolu gösteren kendi tutuyla Alalu’yu selamlıyordu, ona hoş geldin diyerek yol açıyordu. Eğimli bir yürüyüşle, göksel varlık Antu‘nun (Neptün) önünden ve ardından yolculuk etmekti onun kaderi.
Kısa süre sonra Antu (Uranüs’ün bir zamanlar var olduğu söylenen ikizi) , adı kral Anşar (Satürn) tarafından verilmiş olan göksel varlık derin karanlıkta giderek büyür oldu. Rengi, duru suların mavisiydi; yukarı suların başlangıcıydı o. Bu manzaranın güzelliği Alalu’yu büyüledi; onun uzağından yoluna devam etti. İyice ötelerde Antu’nun eşi ışıldamaya başladı; boyutu Antu’nun kine eşitti.
Eşinin dublesiydi ama Anu (Uranüs) yeşilimsi maviliğiyle ayırt ediliyordu. Göz kamaştıran bir ordu onu çevreliyordu; sağlam zeminler sağlıyorlardı. Bu iki göksel varlığa güç veda etti Alalu; Gaga’nın yolu hala fark ediliyordu. Eski efendisine, bir zamanlar danışmanlık yaptığı göksel varlığa giden yolu gösteriyordu. Göklerin önde gelen prensine, Anşar’a (Satürn) doğru dönüyordu rota.
Anşar’ın tuzağa düşüren çekimini arabanın hızlanmasından anlıyordu Alalu. Arabayı göz kamaştıran parlak halkalarıyla büyülüyordu. Alalu derhal bakışını öte yana çevirdi; yolu gösteren kudretiyle onun dikkatini dağıttı. O sırada ona en dehşetli manzara görünüverdi: Çok uzak göklerde, ailenin parlak yıldız seçiliyordu.
Bu keşfin ardından en korkutucu manzara geldi: Onun kaderinde dev bir canavar dolanıyordu, Güneş’in üstüne koyulaşan bir gölge düşüren Kişar, (Jüpiter) yaratıcısını yutuverdi! Korkutucu bir olaydı bu; bu kötüye alamet, diye düşündü Alalu. Dev Kişar, sert gezegenlerin önde geleni, boyutu çok etkileyiciydi.
Burgaçlanan fırtınalar örtüyordu yüzünü, aralarında renkli lekeler hareket ediyordu; bazısı çok hızla bazısı yavaşça olanan sayılamayacak kadar kalabalık bir ordu göksel tanrıyı çevreliyordu. Yolları düzensizdi; öteye beriye kayıveriyorlardı. Kişar (Jüpiter) kendi başına bir efsun yaymaktaydı; ilahi şimşekler fırlatmaktaydı. Alalu ona bakarken rotası bozuluverdi birden, yönü şaştı, işleri karıştı. Derken derinlikteki karanlık dağılmaya başladı ve Kişar (Jüpiter) kaderine göre turlamaya devam etti.