Oğlu kızımı eş alsın, ardıllık birleşsin. Anu meclisin önünde saygıyla eğilip toplananlara şunu açıkladı. Alalu’nun sakisi olacağım, bekleyen ardılı olacağım; oğullarımdan biri onun kızlarından birini gelin seçecek. Meclisin kararı buydu; kraliyet yıllıklarına böyle yazıldı. Alalu işte bu şekilde tahtta kaldı. Bilgeleri, alimleri ve komutanları toplayıp onlara danıştı; karar vermek için çok bilgi derledi. Gök sandalları inşa edile, diye karar verdi; dövülmüş bilezik (dünyada sonra gelen bölümdeki asteroid kuşağı) içinde altın aranacaktı.
Sandallar parçalanıp ezildi dövülmüş bilezik içinde; hiçbiri geri dönmedi. Dehşet silahları Nibiru’nun derinliklerini kesip aça, yanardağlar tekrar patlaya, diye emretti gene. Göğe çıkan arabalar dehşet silahlarıyla donatıldı; göklerden atılan dehşet füzeleri yanardağlara çarptı. Büyük parıltılar gök gürültüleriyle patladıklarında dağlar sallandı, vadiler titredi. Ülkede pek çoktu sevinenler; bolluk bereket beklentisi vardı. Sarayda Anu, Alalu’nun sakisiydi.
Alalu’nun ayaklarına kapanmakta, içki kadehini Alalu’nun eline vermekteydi. Alalu kraldı; Anu’ya bir hizmetkar gibi davranıyordu. Ülkede azaldı sevinenler, yağmurlar hala gelmemiş, rüzgar sertleşir olmuştu. Yanardağların püskürmeleri çoğalmadı, atmosferdeki gedik kapanmadı. Göklerde Nibiru turlayarak rotasında devam etti; turdan tura sıcaklık ve soğukluk giderek dayanılmaz oldu. Nibiru halkı krallarına hürmet etmez oldular, rahatlama sağlayacağına sefil etmişti onları.
Alalu tahtında kaldı. Prensler arasında önde geleni, güçlü ve bilge Anu onun huzurunda duruyordu. Alalu’nun ayaklarına kapanıyor, içki kadehini Alalu’nun eline veriyordu. Dokuz sayılan dönem boyunca Alalu, Nibiru’da kral oldu. Dokuzuncu şar da Anu, Alalu’ya savaş açtı. Çıplak, silahsız, yumruk yumruğa meydan okudu Alalu’ya. Kazanan kral olsun, dedi Anu. Meydanın ortasında birbirleriyle boğuştular; kapıların söveleri ve duvarlar sallandı. Alalu diz büktü; yüz üstü yere kapaklandı.