3716 Âişe (r.anha) şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ın yaptığı seferlerin birinde beraberinde yola çıktık. Ya Beydâ’ya, ya da Zâtu’l-Ceyş’e vardığımızda (yanımda ariyet olan) bir gerdanlığım koptu. Onun aranması için Rasûlüllah bekledi. İnsanlar da O’nunla beraber beklediler. Halbuki bir su yanında değillerdi; beraberlerinde de su yoktu. İnsanlar Ebû Bekr’e gelip:
— Âişe’nin yaptığını görüyor musun? Rasûlüllah’ı da, O’nunla beraber insanları da (yollarından) alıkoydu. İnsanlar su başında değiller, yanlarında su da yok! dediler.
Ebû Bekr yanıma geldi. Rasûlüllah başını dizimin üzerine koyup uyumuştu. Ebû Bekr:
— Sen Rasûlüllah’ı da, insanları da yolundan alıkoydun. Su başında değiller, yanlarında da su yok! dedi.
Âişe dedi ki: Ebû Bekr beni azarladı ve Allah’ın, onun söylemesini istediği şeyleri söyledi, eli ile de böğrümü dürtmeye başladı. Beni kıpırdamaktan Rasûlüllah’ın dizim üzerinde bulunmasından başka hiçbirşey men’ etmiyordu. Rasûlüllah sabah oluncaya kadar uyudu, hiç su yoktu. İşte bunun üzerine Allah, Teyemmüm (el-Mâide:6) âyetini indirdi. İnsanlar teyemmüm ettiler. Useyd ibn Hudayr (radıyallahü anh):
— Yâ Ebâ Bekr hanedanı! Bu sizin ilk bereketiniz değildir, dedi.
Âişe: (Sonra, gideceğimiz sırada) üzerine bindiğim deveyi kaldırdık ve gerdanlığı altında bulduk, demiştir.