“Ey îmân edenler, maktuller hakkında size kısas yazıldı. Hür, hür ile; köle, köle ile; dişi, dişi ile (kısas olunur). Fakat kimin lehinde maktulün kardeşi tarafından cüz’î birşey affolunursa (kısas düşer). Artık örfe uymak, onu güzellikle ödemek (lâzımdır). Bu, Rabb’inizden bir hafifletme ve rahmettir. O hâlde kim bu (afv ve edâ)dan sonra (kaatile) tecâvüzde bulunursa, onun için pek acıklı bir azâb vardır” (Âyet: 178).
Ufiye (Affolunursa)”, “Terk olunursa” demektir.
4539 Amr ibn Dînâr tahdîs edip şöyle demiştir: Ben Mucâhid ibn Cebr’den işittim, şöyle dedi: Ben İbn Abbâs radıyallahü anhüma’tan işittim, şöyle diyordu: İsrâîl oğulları’nda kısas vardı fakat onlarda diyet yoktu. Yüce Allah bu ümmete hitaben: “Üzerinize maktuller hakkında kısas yazıldı. Hür, hür ile; köle, köle ile; dişi, dişi ile (kısas olunur). Fakat kimin lehine maktulün kardeşi tarafından cüz’î birşey affolunursa (kısas düşer)”.
“Afv”, kasden öldürmede (velînin affedilenden) diyeti kabul etmesidir.
Ma’rüfa tâbi’ olmak ve güzellikle ödeme yapmak: Maktulün velîsi diyeti ma’rûfla yani şiddet göstermeden ister, kısastan affedilen kimse de diyeti güzellikle, yani bekletmeden ve eksiltmeden öder, demektir.
İşte bu (afv ve diyet hükmü, sizden önceki milletler üzerine yazılmış olan hükümlerden) Rabb’iniz tarafından yapılmış bir hafifletme ve bir rahmettir. Artık bundan sonra (yani diyeti kabulden sonra) kim tecâvüz ederse ona acıklı bir azâb vardır.